ABD eski Savunma Bakanı Robert Gates'in "Görev: Savaşta olan bir bakanın anıları" adlı kitabı geçen hafta ABD'de yayınlandı.
Gates daha önce 2007 yılında Savunma Bakanı iken "Gölgeler İçinde" adlı eseri yayımlanmıştı. Gates, "From the Shadows"da Başkan Nixon'dan Başkan Bush'a kadar beş ABD Devlet Başkanı'nın Soğuk Savaş'taki dış politika stratejilerini daha çok güvenlik merkezli bir bakış açısı ile mükemmel bir şekilde analiz ediyordu. 1968-1989 arasındaki Soğuk Savaş tarihi ile ilgilenen herkesin mutlaka okuması gereken, ABD-Sovyetler Birliği ilişkilerinin en iyi analiz edildiği en ciddi kitaplardan birisidir.
Gates Washington'da hem Cumhuriyetçiler'in hem de Demokratlar'ın saygı duyduğu güçlü bir isim. Gates, ABD'nin 20. yy'daki tarihinde Cumhuryetçiler-Demokratlar arasında başkanlık seçiminde parti ve başkan değiştiği halde görevinde kalmayı başarabilmiş tek ABD Savunma Bakanı. Gates, 2006 yılında Cumhuriyetçi Başkan Bush döneminde Savunma Bakanlığı görevini devraldı ve Demokrat Başkan Obama döneminde 2011 yılına kadar bu görevine devam etti. Gates, Savunma Bakanlığı görevinden önce 1991-1993'te CIA Başkanlığı ve ondan önce de güvenlik ve istihbarat konularında dört ABD Başkanı'na danışmanlık yapmıştı.
Gates'in anıları ABD'de çok büyük bir yankı uyandırdı. Özellikle Gates'in Obama ile ilgili eleştiri ve gözlemleri ABD kamuoyunda Obama imajının en dibe vurduğu şu günlerde ciddi etki yaratti ve Obama ile ilgili övgülerini de gölgeledi. Gates, Afganistan Operasyonu ile ilgili Obama'yı "kendi komutanına güvenmiyor, Karzai'ye katlanamıyor, kendi stratejisine, kendi işine inanmıyor, savaşı kendi savaşı olarak görmüyor, onun için herşey savaşı bitirmek" diyerek eleştiriyor. Gates ekliyor " Başkan her zaman sabırsız ve köpürmeye meyilli", " her zaman bıkkın, canı sıkılmış, içten şüpheci."
Gates ayrıca tuhaf bir şekilde Beyaz Saray'daki yöneticilerin Başkan Bush'dan daha fazla Başkan Obama ile çok daha sıkıntılı ve idare edilmesi zor bir ilişki yaşadıklarını dile getiriyor. Öte yandan Gates, Obama'yı " Çalıştığım başkanlar içinde en temkinli olanı" diye de tarif ediyor. Ayrıca, Gates, Obama ve Hillary Clinton'ın Irak Meselesi'nde ciddi görüş ayrılıklarına düştüklerini, Obama'nın her zaman Başkan Yardımcısı Biden'dan taraf olduğu, Biden'in ise "son kırk yıldır Amerikan dış politikası ve güvenliği adına önemli hemen her konuda yanlış görüş sahibi" olduğundan eleştirel bir dille bahsediyor. Burada, Gates'in Clinton-Obama çatışması ve Biden ile ilgili görüşlerinin yine Obama Yönetimi'ne danışmanlık yapmış olan geçen ay Washington'da görüşüp bu konularla ilgili görüşlerini öğrenme fırsatı bulduğum Vali Nasr'ın görüşleri ile de benzerlik taşıdığını ifade etmek gerek. Nasr da "The Dispensible Nation" adlı eserinde olayların iç yüzünü aynen Gates gibi anlatıyor. Gates, hatıralarında en çok Washington'daki bürokratik yapının hantallığı üzerine şikayet ediyor ve ekliyor "kaba, iğrenç ve aptalca ." En çok öfkelendiği şeyin ise "politikacıların dar görüşlülüğü ve politik zırvaları" olduğunu ifade ediyor.
Gates'in Hatıraları'nda Türkiye ile ilgili birkaç anekdot geçiyor. Gates, Başbakan Erdoğan ile İran üzerine olan görüşmesinden bahsediyor. Erdoğan'ı İran konusunda çok ihtiyatlı bulduğunu, Erdoğan'ın "ABD'nin İran'ı tahrik edecek hareketlerden kaçınması gerektiğini, hiçbir ülkenin nükleer teknolojiyi barışçıl amaçlarla kullanmaktan yoksun bırakılmaması gerektiği" ifade ettiğini belirtiyor. Gates, Türkiye ile İsrail arasında krize sebep olan 2010 yılındaki Mavi Marmara olayında gayet açık ve sert bir şekilde İsrail'i suçluyor. Gates, İsrail'in "stratejik olarak aptalca" bir yol izlediğinden bunun geçen hergün Tel Aviv'i daha da yalnızlaştırdığından, bölgeden ve bölgesel bütün konulardan izole ettiğinden sert bir dille bahsediyor. Ayrıca Gates "İsrail'in stratejik konumunun kötüye gittiğini, İsrail'in kendi eylemlerinin İsrail'in izole olmasına katkı sağladığını", "İsrail'in güçlü bir dostu ve destekçisi olarak Tel Aviv'in yeni stratejik bir muhit oluşturması gerektiğine inandığını" ifade ediyor. Öte yandan Gates, ABD'nin Ortadoğu ile ilgili birçok konuda İsrail'e rehin düştüğünden de eleştirel bir dille bahsediyor.
Gates belli ki Neoconlar-İsrail ve Suudi Arabistan arasında perde arkasındaki ilişkilerden endişe ediyor. Başkan yardımcısı Dick Cheney'nin Suudilerle ve İsraillilerle olan ilişkisini "Suudiler ve İsraillilerin Beyaz Saray'dan gizli haber alma hattı" diye bahsediyor. Gates, özellikle Suudi Kralı Abdullah ve İsrail Başbakanı Netenyahu'dan olan rahatsızlığını açıkça belli ediyor. Netenyahu'ya asla en ufak bir şekilde güvenmeyeceğini söylüyor ve "kibiri ve saçma hırsı..." diye devam ediyor. Başkan Bush ofiste iken, bir yandan İsrail'in diğer yandan Suudi Arabistan'ın Bush'a İran'a saldırması konusunda ciddi baskı yaptığından ve Gates'in bu durumdan ciddi rahatsız olduğundan bahsediyor. Gates İran konusunda aslında gerçekleri söylüyor. İsrail, Dick Cheney ve Suudi Arabistan'ın baskıları karşısında Başkan Bush'a "böyle bir saldırıya karşı olduğunu" defalarca kez ifade ettiğini belirtiyor. Bu konudaki kararının "Irak ve Afganistan ile meşgulken yeni bir savaştan kaçınmak" oldoğunu ifade ediyor. Gates, İran'a saldırmak konusunda Suudi Kralı Abdullah'ın diplomatik nezaketleri aşan, rahatsız edici bir üslupla konuşmuş olmasından duyduğu rahatsızlığı da "O daha fazla konuştukça ben daha çok kızgınlaştım" dile getiriyor.
Daha da önemlisi Gates, bizim de uzun yıllardır ifade etmeye çalıştığımız bir gerçeği dürüstlükle dile getiriyor. Gates "ABD, ne Bush ne de Obama dönemlerinde hiç bir zaman İran'a saldırmayı ciddi ciddi düşünmedi" diyor.
bahaerbas@fas.harvard.edu