ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Tom Nides dün Pakistan ziyaretine başladı. Nides'in ziyareti öncesinde geçtiğimiz günlerde ABD Merkezi Kuvvetler Komutanı General James Mattis ve ABD'nin Afganistan'daki birliklerinden sorumlu General John Allen de Pakistan'da temaslarda bulunmuşlardı. ABD, Afganistan'daki mevcut durum Afganistan'ı aşan boyutlara ulaştıkça farklı düzlemlerde stratejiler üretiyor. Bu noktada Pakistan ise sadece Afganistan ya da Çin meseleleriyle sınırlı denemeyecek kadar önemli bir ülke ve ABD, Pakistan ile olan ilişkilerini düzeltmek niyetinde görünüyor, tabii eğer Pakistan'ı çoktan kaybetmedi ise!
ABD-Pakistan ilişkileri 2011 yılında belki de tarihinin en kötü dönemini yaşadı. Önce Mayıs başında, ABD kuvvetlerince düzenlenen bir saldırı ile Bin Ladin, Pakistan'ın başkenti İslamabad'a sadece 40-50 km uzaklıktaki bir bölgede öldürüldü. Bunun ardından Batılı birçok kaynak Pakistan istihbaratının Bin Ladin ile irtibatta olduğu ve bu durumu ABD'den sakladığı mealinde iddialar ortaya attı. Wikileaks Belgeleri'nden de anlaşıldığı üzere CIA bu konuda Pentagon ve Dışişleri'ne bu iddiaları doğrular nitelikte bilgiler aktarmış. Bu olayla ilgili Washington, Pakistan'a büyük baskılar yaptıysa da Bin Ladin ile ilgili arzuladığı istihbarata ulaşamadığını ifade etti. Bunun üzerine Temmuz'da Obama Yönetimi, Pakistan'a yapılacak olan 800 milyon dolarlık askeri yardımı askıya aldığını duyurdu. Ağustos ayı içerisinde, Bin Ladin operasyonunda kullanılan ve Pakistan'da düşen ABD helikopterinin teknik bilgilerini Pakistan istihbaratının Çin'e verdiği iddia edildi. Obama Yönetimi, Eylül ortasında Pakistan'a, sınırları dâhilinde bulunan ve Afganistan'daki NATO güçlerine zarar veren Taliban ve Hakkanı Örgütü ile ilişkisini açıklaması konusunda sert uyarıda bulundu. Bunun hemen ardından 21 Eylül günü Kongre'de emekli olmadan önceki son brifingini veren ABD Genelkurmay Başkanı Amiral Mullen, Pakistan'ı, Afganistan'ın istikrarsızlaştırılmasında büyük rol oynayan terör örgütlerine ve radikal dincilere destek vermekle itham etti. Mullen, Pakistan'daki Hakkani örgütünün sanki Pakistan istihbaratının ordusuymuşçasına Pakistan tarafından korunduğu, Afganistan'da NATO'nun başarısının Pakistan'ca tehdit edildiği ve engellenmek istendiği iddialarında bulundu.
24 Kasım'da ABD ve NATO güçlerince Afganistan-Pakistan sınırının hemen ötesinde 24 Pakistan askeri öldürüldü, 18'i ise ağır yaralandı. Bunun üzerine 27 Kasım günü Pakistan Parlamentosu, Afganistan operasyonunda ABD ve NATO'nun kullandığı ve Pakistan topraklarından geçen 2 ana ikmal koridorunu ve Pakistan-Afganistan sınırını kapattığını dünyaya duyurdu.
Geçtiğimiz günlerde Seul'da gerçekleşen 2. Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Başkan Obama ve Pakistan Başbakanı Gilani, 24 Kasım'da gerçekleşen ve 24 Pakistan askerinin ölümüne sebep olan saldırıdan bu yana ilk defa bir araya geldiler. Seul'daki görüşmede Obama, ABD'nin Pakistan ile ilişkileri için 'Dengeli Yaklaşım'a tarafların varmasını ümit ettiğini ifade etti. Anlaşılan görüşmede Obama ve Gilani bazı noktalarda uzlaşıya varmış olmalı ki bu görüşmenin ardından, 12 Nisan günü Pakistan Yönetimi, Kasım ayından bu yana kapalı olan 2 NATO ikmal koridorunu açacağını ve Pakistan-ABD ilişkilerinin kesintiye uğramasına müsaade edilmeyeceğini duyurdu.
Pakistan Parlamentosu'nun oybirliği ile NATO koridorlarının açılmasına karar vermesinin hemen ardından Pazartesi günü, Pakistan'ın Bannu şehrinde Taliban militanlarının bir hapishaneye girip 400 kadar tutsağı serbest bıraktıkları açıklandı. Eş zamanlı olarak Pakistan topraklarından Afganistan'ın başkenti Kabil'e, aralarında ABD Büyükelçiliği'nin de bulunduğu bazı noktalara 18 saat boyunca saldırılar düzenlendi, saldırılar sonucu 11 kişi öldü ve 36 kişi yaralandı. Saldırıların kim tarafından yapıldığı kati bir şekilde tespit edilemezken ABD Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon'a göre, saldırıların arkasında, önceki saldırılarda da olduğu gibi Pakistan'da Celaleddin Hakkani'nın başında bulunduğu Hakkaniler var. Eylül'de yapılan benzeri saldırılarda da 77 ABD askeri yaralanmış, 16 Afgan öldürülmüş, ardından yapılan açıklamalarda yine Hakkani Hareketi suçlanmıştı.
Pakistan'ın NATO ikmal koridorlarını açacağını beyan etmesinden 3 gün sonra böyle bir saldırının tekrar yaşanmış olması ABD-Pakistan ilişkilerindeki ani iniş-çıkışıları ve bazı odakların bu ilişkilerin düzelmesine fırsat vermek istemedikleri, Afganistan'ın geçen her gün Pakistan'ı içine çeken bir bataklığa dönüştüğünü ve bölgede Pakistan'ın denge politikası gütmesini istemeyen güçlerin varlığını teyit etti. Dışişleri Bakan Yardımcısı Nides'in Obama Yönetimi adına Pakistan'a ne mesajlar ileteceği ve başta Taliban ve Hakkaniler olmak üzere Afganistan'ın durumu ile ilgili tarafların nasıl bir plan üzerinde uzlaşa(maya)caklarını ilerleyen günlerde göreceğiz.
ABD, Avrasya'nın merkezi olarak ne İran'ı ne de Irak'ı değil, Afganistan'ı seçmiş gözükmektedir(Kendinden önceki büyük imparatorluklar gibi) ABD'nin gelecek on yılda ve hatta ötesinde dünya sahnesinde meşgul olacağı ve başının en çok ağrıyacağı konuların listesini yaptığımızda ABD-Hindistan-Pakistan üçgenindeki ilişkilerin bu listenin en baş sıralarında yer alacağı aşikardır.
ABD'nin Hindistan-Pakistan arasında ihtilaflarda kati bir taraf olması ya da taraflardan birine diğeri karşısında açık destek verip, uluslararası sahnede diğerini karşısına alması, sadece ABD'nin Afganistan'daki konumunu etkilemez. Aynı zamanda ABD-Çin arasında gelecekte daha da kızışacak Güney Asya'daki rekabeti etkiler. Bu ilişkilerde Hindistan'dan daha çok baş ağrısı yaşayacak olan maalesef Türkiye'nin kadim dostu Pakistan'dır.
baha.erbas@usasabah.com