Varşova Paktı'nın dağılması ve Sovyetler Birliği'nin çökmesi, iki kutuplu ve üç bloklu Yalta Düzeni'ni tarih sahnesinden tasfiye etmiştir. Sovyet Rusya; Doğu Avrupa, Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya'dan büyük ölçüde çekilmiş ve bu geri çekiliş düzenin iki ana aktöründen biri olan Rusya için tarihi bir geri adım ve büyük bir sosyo-psikolojik yıkım olmuştur. Nitekim Rusya Başbakanı Putin 'Sovyetler Birliği'nin dağılması 20.yy'ın en büyük felaketi olmuştur ' demişti.
Soğuk Savaş'ta olduğu gibi bugün de Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya'yı bekası için hayatı ve vazgeçilmez önemde gören, bu bölgelerde atılacak her geri adımın bütün Avrasya sathında çok büyük bedellere yol açacağını düşünen bir Rusya vardır karşımızda. Uzun yıllar Sovyet ekonomisini sübvanse etmiş olan Hazar petrolleri, Ukrayna tahılları ve Orta Asya doğalgazı ve yeraltı kaynakları Rusya'nın 1991'de elinden çıkarıp da gözünden çıkaramadığı jeo-ekonomik zaaflarıdır.
Rusya için Baltık-Karadeniz-Hazar Hattı'nın elde tutulması tarihi ve vazgeçilmez stratejik bir hedeftir. Baltık-Karadeniz Hattı, Rusya'nın Avrupa'ya ve dolayısıyla Batı'ya açılan tek geçidi iken Kafkaslar ve Orta Asya ise Anadolu'ya ve Ortadoğu'ya inen yollarıdır. Dolayısıyla Rusya açısından Kafkaslar ve Orta Asya Hint Denizi-Basra Körfezi ve Akdeniz Kuşağı'nı tamamlayan tek koridordur. Bu iki geçit Rusya'nın dünyaya açıldığı, dünyanın da Rusya'ya oradan baktığı yerlerdir. Dünya pazarlarının Rusya'ya ulaştığı, Rusya'nın da dünya ekonomisine entegre olduğu jeo-ekonomik havzalar buralardır. Kafkasya, Rusya için Karadeniz-Hazar Hattı'nı birleştiren ve her birindeki Rus hakimiyetini mutlak etkileyen tek jeopolitik koridordur. Dolayısıyla Kafkaslardan çekilecek bir Rusya'nın, Karadeniz'i ve Hazar'ı elinde tutması, Orta Asya'da güçlü bir şekilde var olabilmesi zor ve belki de imkansız hale gelecektir.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra,-1990'larda- Rusya ile ABD arasında, Orta Asya, Kafkaslar ve Doğu Avrupa'da çok daha geniş ve başka aktörlerle oynanan daha büyük bir 'Satranç Tahtası' ortaya çıktı. 'Büyük Oyun' büyümüştü. 90'lar boyunca Rusya'nın uğraştığı iç meselelerinin ve ekonomik sıkıntılarının da yarattığı boşlukla ABD büyük bir hevesle Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya'ya girdi. Bu bölgelerde yeni kurulan ülkelerle iyi ilişkiler tesis etti. Orta Asya'daki Türk Ülkeleri'nde askeri üsler ve imtiyazlar edindi. Renkli Soros Devrimleri ise bu sürece eşlik etti.
Fakat ABD, on yıl geçmeden bu üsleri birer birer kaybetti. En son 2005'te Özbekistan'dan çekildi. Geçen yıl Kırgızistan'daki ABD Manas Askeri Üssü ise ABD ile Rusya arasında yılan hikâyesine döndü ve sonunda Bakiyev devrildi.
Sovyet Rusya'nın boşalttığı kalelere yerleşen ABD, o gün için uzun vadede Rusya'yı 'Çevreleme Stratejisi' (Containment Policy) benimsemişti.
ABD'nin Çevreleme Stratejisi'ne paralel olarak 12 Mart 1999'da Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan, 29 Mart 2004'te Bulgaristan, Romanya, Estonya, Letonya, Litvanya, Slovakya ve Slovenya, Nisan 2009'da Hırvatistan ve Arnavutluk NATO üyesi oldular. Tabii Rusya ile ABD'nin arasındaki Büyük Oyun'da olan AB'ye oldu. AB, NATO üyelikleri dolayısıyla daha düne kadar namlusu kendine çevrili Doğu Avrupa'daki Sovyet uydularını bir gecede (2004) AB'ye almak zorunda kaldı.
Nisan 2008'de Bükreş'te yapılan NATO Zirvesi'nde, Rusya'nın bütün tehditlerine rağmen Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya üye yapılacağı açıklandı.
Önce 'Renkli Soros Devrimleri' ve eski Doğu Bloku ülkelerinin NATO'ya alınması ardından NATO'nun sınırlarına Karadeniz'de Bulgaristan ve Romanya'dan sonra Ukrayna ve Gürcistan'ın dâhil edilmek istenmesi… Sonra da ABD'nin Kafkaslar'da Gürcistan'a yerleşme arzusu… Bu gelişmelere Kremlin'den bakılınca, ABD'nin, Rusya'nın arka bahçelerini kontrol altına alıp Rusya'nın bölünme sürecini başlatmak ve Avrasya'ya hakim olmak hedefi için yaptığı hamleler olarak görülüyordu.
Nisan 2008 Bükreş Zirvesi'nde Gürcistan ve Ukrayna'nın NATO'ya alınmak isteğinin ilan edilmesinin hemen ardından, 8 Ağustos 2008'de Rusya Gürcistan'a girdi. O günden bu yana ise ABD karşısında ataklarını sürdürüyor. Rusya, seçimlerden önce Ukrayna'yı ve bugün hala Gürcistan'ı karıştırmakla meşgul. Ukrayna'da olduğu gibi gelecek ilk seçimlerde Gürcistan'da da kendine yakın bir iktidar çıkarma ihtimali yüksek görünüyor. Ukrayna'nın seçimlerden sonraki ilk işi Karadeniz'de Akyar'daki Rus Donanması'nın süresini 2042'ye kadar uzatmak oldu. Dahası Rusya aynı imtiyazı Ermenistan'dan da aldı.
Türkiye-Ermenistan sınırını bekleyen Rus askeri ve bayrağı 2044'e kadar oradaki Gümrü Askeri Üssü'nde kalmaya devam edecek.
Geçtiğimiz hafta Moskova'da toplanan eski Sovyet ülkelerinin yer aldığı Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) Zirveleri'nde, Rusya bütün bölge ülkeleri ile safları daha da şıklaştıracağının açık mesajını verdi.
ABD, Rusya'nın Gürcistan'a girmesi dahası fiili olarak Gürcistan'ı 3'e bölmesi karşısında, bölgedeki müttefiklerinin kendisinden beklediği desteği ve tavrı sergileyemedi. En azından şimdilik Ukrayna ve Gürcistan'ı NATO'ya almaktan vazgeçmek zorunda kalmış görünüyor. Renkli Devrimler ise birer birer soldu. Rusya'nın son 1 yıl içerisinde Karadeniz'de ve Kafkaslar'da elde ettiği imtiyazların ise sonunu görmeye ne Obama'nın ne de Putin'in ömrü yetmeyecek kadar uzun.
1920'lerde İngiltere 'Büyük Oyun'da, Türkiye, İran ve Afganistan'ı yanında tutmuş, Orta Asya ve Kafkasları Rusya'ya terk etmişti.
Şimdi, bütün bunlar arka arkaya sıraladığında akıllara sadece şu gelmektedir: Acaba ABD 'Büyük Oyun'da Kafkasları ve Doğu Avrupa'yı Rusya'ya mı terk ediyor?