Ortadoğu'nun minyatürüdür Irak.
Bölgenin bütün unsurlarını bünyesinde barındırır. Ortadoğu'nun sosyal doku ve dengesinin gövdesini oluşturan bütün etnik grupların ve mezheplerin biraraya geldiği kadim bölgedir; Araplar, Türkler, İranlılar, Kürtler; Sünniler, Şiiler. Bu kombinasyonun bütün taraflarının bölgede oluşan makro dengelerin ve büyük resmin vazgeçilemez ve göz ardı edilemez unsurları oluşu Irak'ı, Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesinden tasfiyesinden bu yana Ortadoğu'da yükselen güçlerin, değişen denge ve ittifakların düğümünün atıldığı temerküz noktası yapmıştır.
Sahip olduğu etnik ve mezhepsel kombinasyondan dolayıdır ki, Irak'taki bütün unsurlar arasındaki dengeler, bugünün ve geleceğin şartlarının makul hesap edilemediği takdirde hem kendi ülkesini hem de İran'dan Lübnan'a, Türkiye'den Suudi Arabistan'a bütün bölgeyi ateş çemberine sokabilecek potansiyel bir tehlikedir . Irak'ta muhtemel her gelişme en başta Türkiye olmak üzere Irak'ın komşularını, bütün Ortadoğu'yu ve bölgede vazgeçilmez çıkarları olan ABD'yi derinden etkileyecektir ve bugün halihazırda da etkilemekte,kolaylikla taraflar arasında kriz sebebi olabilmektedir.
Bölgeyle doğrudan ve dolaylı olarak ilgili bütün taraflar, oluşan her yeni düzlemde taktiklerini ve ittifaklarını konjonktürün gereğine göre dizayn etmekte bu durum ise bölgenin dinamik yapısından dolayı, bütün tarafları her an farklı ittifak silsileleri içine kolaylıkla itmekte ve bugün birbirine en yakın olan gruplar yarın saf değiştirip karşı karşıya gelebilmektedirler.Bu tehlikeli döngü ise bölgedeki güvenliğin ve siyaset kurumunun daima kaygan bir zemin üzerinde dolaşmasını beraberinde getirmektedir.
Kurulduğu 1932 yılından 2003 yılındaki ABD işgaline kadar hiçbir Irak devlet başkanının eceli ile ölmemiş; kiminin darbe ile kiminin suikast ile alaşağı edilmiş olması ise bölgedeki büyük ve tehlikeli hesapların ''Tabii Bir Karine''sidir.
Şubat 1979'ta gerçekleşen İran Devrimi'nden önce Şah'ın İran'ı, ABD'nin ve İsrail'in bölgedeki büyük dostu ve kolluk gücüdür. İran, devrimin ertesi günü ABD'nin büyük düşmanı olmuştur. Ardından ABD ve İngiltere'nin Irak'a büyük destek olduğu İran-Irak Savaşı(1980-1988) patlak vermiştir. Savaş devam ederken Mart 1986'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Irak'ın İran'a karşı kitle imha silahlari (kimyasal ve biyolojik silahlar) kullanmasını eleştiren kararın alınmasını ABD ve İngiltere red oyu kullanarak engellediler. Aynı ABD ve İngiltere o gün inkar ettikleri kitle imha silahlarını bahane ederek 2003'te Irak'ı işgal ettiler. 7 yıldır devam eden savaşın ardından geçtiğimiz ağustos ayı içerisinde büyük bir kısmı geri çekilen ABD ordusunun önümüzdeki yılın sonunda tamamen Irak'tan çekileceği ABD makamlarınca öngörülüyor.
Bugün herkesin merak ettiği şey, Irak'ın geleceği ve bu geleceğin bütün bölgeye muhtemel etkilerinin ne olacağıdır.Cevabı aranan,seçimlerin ardından 9 aya yakın bir süre geçmesine rağmen hala belirsiz ve dengesiz olan siyasi yapının nasıl şekilleneceği, ABD'nin Irak'tan çekilmesinin ardından gruplar arasındaki muhtemel çatışmaların Irak'ı bir iç savaşa, bölgeyi büyük bir kaosa sokup sokmayacağıdır.
Bütün bu sorular ise direkt olarak Irak'ın toprak bütünlüğünü koruyup koruyamaması ile ilgilidir.
ABD'nin Irak'tan çekilmesinden sonra muhtemel gelişmeler şu 3 zemine indirgenmektedir.
I) Irak, ABD güçlerinin çekilmesinin ardından yakın bir gelecekte artan çatışmalar ve gelişen kaosla beraber 3'e bölünecektir;Güney'de Şiiler ortada Sünni Araplar ve Kuzey'de Kürtler.
II) Sancılı bir geçiş dönemi ile beraber kurulacak gevşek bir federatif yapı
III) Merkezi bir hükümet ile toprak bütünlüğü sağlanmış bir Irak.
Kurulacak koalisyon hükümeti hem Irak hem de bölgenin geleceği için önemli olacaktir.Bugün ABD ve Irak'ın bütün komşularının görmesi gereken hayati gerçek Irak'taki çatışmaların büyük bir iç savaşa dönüşmesi halinde bunun bir "Domino Etkisi"ile bütün Ortadoğu'yu içine alan bir kaosu tetikleyecek olmasıdır.Kısa vadede bu çatışmalardan fayda umanlar da dahil bütün aktörler uzun vadede çok büyük bir zararla ve belki de dönüşü mümkün olmayacak zor bir süreçle karşılaşacaktır.
Irak bölünemez!
Yakın geçmişe Türkiye açısından bakıldığında, Irak'da değişen şartlar Türkiye'yi diğer iki komşusu İran ve Suriye ile bazen işbirliğine bazen de şiddetli görüş ayrılıklarına kısa zaman dilimleri içinde kolaylikla itmiştir.
Irak'ın toprak bütünlüğü ve bu bütünlüğün korunması Türkiye için hayatidir. Önümüzdeki süreçte Irak'ta muhtemel her gelişme, Türkiye'nin hem ABD ile hem Irak ile hem de başta İran ve Suriye olmak üzere Irak'ın diğer komşularıyla ilişkilerini, tarihi fırsatları ve büyük riskleri beraberinde getirebilecek daha geniş fakat bir o kadar da girift bir düzleme sevkedecektir.
Irak'ın geleceği Türkiye için hayatidir çünkü Irak'ta oluşacak yeni dengeler ve ittifaklar karşısında herhangi bir sebeble Türkiye'nin edilgen bir konumda kalması, istikbalde Türkiye'yi tahmin edemeyeceği biçimde hayati çıkarlarından taviz vermeye kadar götürebilir.
Bugün içinde bulunduğumuz şartlarda Türkiye'nin,Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması adına yapabilecek çok şeyi vardır. Herşeyden önce bugün Irak'taki bütün taraflarla iyi ilişkileri olan tek ülke Türkiye'dir. Türkiye'nin Şiilerle de Sünnilerle de ilişkisi ne birbirinden az ne de birbirinin ikamesi olmamalıdır. ABD, Irak'taki karmaşık düzenin içinden, eğer Irak'ın komşularıyla işbirliği yapamazsa çıkamayacaktır ama aynı zamanda isterse de kalamayacaktır.
Hem Batı'da hem Ortadoğu'da birçok analist, Irak'ın geleceğinin güven ve istikrar üzere inşasının Türkiye'yi ikna kabiliyetine bağlı olduğunu söylüyor. Önemli olan Türkiye'nin sahip olduğu ilişkilerden doğan bu gücü değişen şartlar karşısında her ne pahasına olursa olsun koruması ve hissettirmesidir.