Son 20 yıla bakınca görüyoruz ki Filistin meselesi daha da kan kaybetmiş. Aradan geçen yıllardaki politikalar hep İsrail'e kazandırmış, Filistin'e kaybettirmiş.
2000 yılında bir Yahudi'nin Mescidi Aksa'nın avlusuna girmesi intifada sebebiydi. Ariel Şaron bunu yaptığında 2000 Eylül ayında ikinci intifada başlamıştı.
Ama bugün Yahudiler Mescidi Aksa'da cirit atıyor.
2000'de Gazze-Batı Şeria-Kudüs hatları açıktı. Bugün hepsi kapalı. Gazze abluka altında, Batı Şeria ile Kudüs utanç duvarıyla birbirinden ayrılmış durumda.
2000'lerde intifada olunca silahlı direniş grupları en önde giderdi. Bugün silahlı intifada özellikle Kudüs için imkansız hale getirildi. Batı Şeria'da direnişe göz açtırılmıyor. Direniş hareketleri Gazze'ye hapsedilmiş durumda. Ve Filistinlilerin silahlı direnişi Gazze'den atılacak roketlerle sınırlı.
Çevreye bakınca, ülke ülke görüyoruz ki, İsrail için tehdit oluşturabilecek kimse kalmamış. Libya'dan Yemen'e bir çok yer kontrol altında.
İran'ı tehdit olarak gösterip Suudi Arabistan'ı Filistin konusunda sağır dilsiz yapan bir ABD var.
Birleşik Arap Emirlikleri zaten öyle.
Mısır'da Mübarek İsrail'in adamıydı, Mursi'ye darbe sonrası daha kullanışlı olan Sisi getirildi.
Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail defalarca söyledi, "Esat'la derdimiz yok" diye. Yani Suriye'yi tehdit olarak algılamıyorlar bile.
İran deseniz, İsrail'i haritadan silme vaatlerinin Ortadoğu'da prestij kazanmaktan başka amaç taşımadığını herkes gördü. 40 yıldır İsrail'e tek bir roket bile atmadılar. En son İsrail'in Suriye'deki İran askeri üslerini imha etme sürecinde Suriye üzerinden İsrail'e 20 roket fırlattıkları iddia edilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, islam dünyası Kudüs imtihanında sınıfta kaldı, dedi. Bunları kastetti.
Kudüs'e sahip çıkanlarla çıkmayanlar, bu konuda samimi olanlarla riyakarlar.
Tek tek sıraladı.
Ve yeni bir süreç başlattı.
Bu süreç ne getirir bilinmez ama şu biliniyor ki, tüm Müslümanların ortak derdi olması gereken bu konuda kim nerede duruyor, bundan sonra apaçık ortaya çıkacak.
Riyakarlar ayıklandıktan sonra geride kalanlarla ortak bir Kudüs politikası belirlenecek. Bu politika ile her ülke gücü nispetinde İsrail'e baskı yapacak.
Kudüs'ün bu hale gelmesinde Müslümanların sessiz kalmasının payı büyük.
O halde Müslümanlar ortak ses çıkarırsa yine her şey düzelebilir.
Çünkü bir Filistinli çocuğun taşla yaptığı direniş bile İsrail askerine geri adım attırabiliyor.
Bunu Kudüs'te çocuklar yapıyor, Gazze'de, Ramallah'ta çocuklar yapıyor.
14 Temmuz 2017'de İsrail'in nasıl geri adım attığını gördük. İsrail Mescidi Aksa'nın kapılarına X-ray cihazı koyduğunda, Filistinliler 3 hafta direndi, Aksa'ya girmedi, bu zilleti kabul etmeyiz dedi, sonra İsrail geri adım attı, bütün o cihazları söküp, kaldırdı.
25 Şubat'ta da gördük.
Mescidi Aksa yakınlarında Kıyamet Kilisesi vardır. Hristiyan dünyasının en önemli ziyaret yerlerindendir burası. Hazreti İsa'nın çarmıha gerilip, yürüdüğüne inanılan Via Doloraso, acılar yolunun sonundaki kilisedir. İsrail kiliseye vergi koydu, Hristiyanlar isyan etti. Ödemeyiz dediler, İsrail'e geri adım attıran hamle ise kilisenin kepenklerinin indirilmesi oldu. Hristiyanlar, en önemli kiliselerinden biri olan Kıyamet Kilisesini ziyarete kapattı, 3 gün sonra İsrail vergiyi kaldırdı.
İsrail, onca Müslüman ülkenin ortasında, ABD'den aldığı cesaretle, elindeki son teknolojik silahlara güvenerek bu işgali yapıyor, bu saldırılara devam ediyor.
Ama bir hırsız girdiği evde ne kadar rahat hissedebilir ki kendisini. İlk çıtırtıda ya ev sahibini öldürecek, ya da kaçıp gidecek, hırsızın başka seçeneği yok. İsrail için de aynısı geçerli, ev sahibini öldürüyor ama tedirgin, hiçbir zaman o topraklarda rahat edemeyecek, bunun farkında.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mayıs'ta bir milat başlattı.
Türkiye'nin safı başından beri belli, yaptıkları ortada.
Bu davaya omuz veren birileri daha çıkarsa, İsrail'e geri adımlar attırılabilir.
Şunu unutmayalım ki, Filistinli orada hepimiz için direniyor, tüm ümmetin korumakla yükümlü olduğu Mescidi Aksa'yı tek başına onlar orada korumaya çalışıyorlar, bizim yerimize de dayak yiyor, işkenceden geçiriliyorlar.
O yüzden Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu çağrısına tüm Müslümanlar uymalı, bu dava Müslümanın ortak davasıdır, herkes kendince bir destek vermeli.