Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

05 Ekim 2015, Pazartesi

17 ARALIK: GÜLENCİLERİN İRANCI OLDUĞU TARİH

2013 Haziran ayında İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. 2 dönem Cumhurbaşkanlığı yapan Ahmedinecat'ın yerine ılımlı adaylardan Hasan Ruhani geldi.

Dini otorite 2009 seçiminin aksine reformistlere yönelik mesafeyi kaldırdı hatta Ruhani'nin seçilmesinin önü bile açıldı.
Ruhani'nin gelişi İran'ın sadece Batı'yla ilişkilerini değiştirmedi. Bununla birlikte Ahmedinecat döneminin figürleri de tasfiye edildi.
O ana kadar Türkiye'de Gülen örgütü ve ahalisi Türkiye'yi acem uşaklığıyla suçlardı. Ta ki 17 Aralık'a kadar.

17 Aralık darbe girişimi sürecinin paralel ayağı İran'da yapıldı. Reza Sarraf İstanbul'da, Babek Zencani ise Tahran'da göz altına alındı.
Türkiye, Babek Zencani ismini ilk olarak 17 Aralık sürecinde Gülen örgütünün yayınlarında duydu. 22 Aralık'ta Zencani hakkında haberler yapıldı, bir hafta sonrasında ise Zencani hapse atıldı.

22 aydır hapisteydi geçtiğimiz günlerde yargılanmasına başlandı hem de idamla. Bu haberleri de yine Gülen örgütü ile Doğan Medyası yüksek sesle verdi.

Ahmedinecat'ın gidişi, Ruhani'nin gelişi, sadece Batı'daki İran algısını değil Türkiye'de de Gülen örgütünün Tahran'a bakışını 180 derece değiştirdi.

Tabi burada Gülen örgütüyle beraber İran'daki yeni yönetimin icraatları ve amaçlarının uyuşuyor olmasının da payı büyük.

TÜRKİYE'NİN MURDOCH'I
Aydın Doğan için Türkiye'nin Murdoch'ı benzetmesi yapılır. Bunu söyleyen ben değilim bizzat ABD'nin eski Ankara büyükelçisinin ifadesi. Wikileaks belgelerinde, "Türkiye'nin Murduch'ı ile Tango" başlıklı rapor yayınlanmıştı.

O raporda ABD'li büyükelçi Aydın Doğan'ı tanımlarken aynen şu ifadeleri kullanıyordu, "Doğan medyadaki yüzde 30-40 oranındaki kontrolü ile halk önünde güçlüdür" deniliyordu.

Sonra devam ediyordu, "Türk medyası yapı itibariyle medya patronları, kendi işlerini gördürmek amacıyla, gazete ve televizyonları sayesinde hükümete yakın durur, bu sayede medya patronları hükümetlerin cömertliklerinden yararlanır, işlerine gelmeyen durumlarda ise hükümeti cezalandırır".

Yani Amerikalılara göre Aydın Doğan işine geldiğinde hükümetleri kollar, gelmediği zaman da cezalandırır.
Son iki açıklamasında ısrarla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine "hayır ben öyle bir şey demedim" diyen Aydın Doğan için ABD'nin eski büyükelçisi böyle diyor.

RUSYA ESAT'A YARDIM FALAN ETMİYOR
Rusya'nın Suriye'yi bombalaması Şam rejimine destekle açıklanamaz. Zira Rusya, 2011 Mart'ta başlayan bu şiddet sürecinde zaten hep Esat yönetiminin yanındaydı. BM Güvenlik Konseyinde veto hakkını kullanarak da Şam'a gemiler dolusu füze göndererek de bu desteği hep ispatladı.
Bu kez farklı bir durum var. Rusya kendi savaş uçaklarıyla Suriye'de sivilleri ve muhalifleri bombalıyor yani Esat'ın yaptığının aynısını bizzat kendisi yapıyor.

İran son 2 yıldır aynı konumdaydı. Sadece maddi destek değil topu ve tüfeğiyle Şam'daydı, İran'ın ordusu da Suriye topraklarındaydı.
Şimdi Rusya, Suriye'de İran'la aynı standardı sağlamış oldu. Demek ki Rusya'nın derdi sadece Esat rejiminin ayakta kalmasını sağlamak değil direk Suriye'ye sahip çıkmakmış.

İran nasıl bugün Suriye'de rejimi yönetiyorsa Rusya da aynı hakka sahip oldu. Bu saatten sonra büyük ihtimalle Esat gitse de Suriye'nin bir ucu İran'ın bir ucu ise Rusya'nın olacak.

Yani Rusya, 2011'den beri savunduğu Suriye'deki liman ve üslerini bizzat kendi eliyle koruma altına aldı, bundan sonraki süreçte de Suriye'deki Rus varlığını genişletebildiği kadar genişletmeyi deneyecektir.

SON DAKİKA