Mustafa Taha Dağlı

Mustafa Taha Dağlı

03 Ağustos 2015, Pazartesi

ŞANGAY YİNE GÜNDEMDE

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin ziyaretinde Türkiye'nin Şangay İşbirliği Teşkilatına tam üyeliği konusu gündeme geldi. Peki Şangay Beşlisi nasıl bir örgüt, Türkiye bu teşkilatın neresinde?

Aslında bu yeni bir mesele değil. 22 Kasım 2013'te Erdoğan, Rusya lideri Putin'le yaptığı görüşmede o gün için gündemi alt üst eden bir cümle sarf etmiş ve "Şangay İşbirliği Teşkilatı'na Türkiye'yi alın ve bizi bu sıkıntıdan kurtarın" demişti.
Erdoğan'ın "sıkıntı" dediği AB'ydi. Bugün AB, Ruslar için çok daha kritik bir sıkıntı.

O süreçte Türkiye'nin Şangay İşbirliği Örgütüne katılım talebi fazlasıyla yankı bulmuştu. Hatta "Türkiye'yi oraya hayatta almazlar" diyenler çoğunluktaydı.
Bir sonraki adımda Türkiye, 6 üyesi bulunan ve dünya petrol üretiminin yarısından fazlasını elinde bulunduran örgüte "diyalog ortağı" oldu.

Ardından Ukrayna krizi patladı ve Ruslarla AB arasındaki ipler iyice gerildi. Geçen yıllın sonlarına doğru Putin'in Türkiye ziyaretinde Ruslar, Avrupa'ya Türkiye üzerinden doğalgaz resti çekti ve Türk Akımı projesi geldi.

Putin'in o ziyaretinde Türkiye'nin Şangay Beşlisine tam üyeliği yine masadaydı üstüne bir de Yeni İpek Yolu projesi eklendi.
Erdoğan'ın Çin ziyareti, hem Şangay hem de İpek Yolu projesi açısından büyük önem taşıyor. Orada atılan temeller bu iki büyük projede Türkiye'nin de masada olacağının göstergesi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin Televizyonuna verdiği röportajda Türkiye'nin Şangay'a üyeliği konusundaki tavrını bir kez daha gündeme getirdi.
Aslında bu karşılıklı bir durum yani mesele Çinlilere veya Ruslara "bizi Şangay'a alın" diye direten bir Türkiye portresi gibi basit bir mesele değil.
Türkiye bu adımlarla Batı'ya karşı yerini belli eden mesajlar veriyor. Karşılığında ise Türkiye'nin bu yeni projelerde köprü olmasını talep eden Çin ve Rusya var.

Zira bu yeni oluşumda büyük bir pazar var, bu pazara Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler de dahil olmuş durumda. Kurulan pazarın bir ucu da Avrupa'ya dayanıyor.

Şunu unutmamak gerek Türkiye Batı ve Doğu arasındaki en değerli ve en vazgeçilmez yerde duruyor. Yani iki taraf arsında bir koridor kurulacaksa Türkiye giriş-çıkış kapısı olacak.

Şangay konusunun ara ara gündeme gelmesi de Türkiye'nin bu iki oluşum arasındaki dengesinin bir neticesi.
Sonuçta Türkiye'nin, Ruslar veya Çinlilerle olası yakınlaşması Avrupa'da anında yankı buluyor, önemli olan da dengeleri gözetip kendi dengeni kuruyor olabilmek, Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin AB ile Şangay arasındaki alternatifli politikası da bu dengelerin işlediğini gösteriyor.

SON DAKİKA