Açık konuşmak gerekirse, olası bir savaş durumunda saldırılacak ilk ülke bizim ülkemizdir! Çünkü memleketimiz Batı ile Doğu arasında bir tampon devlettir.
Daha açık ifadeyle, Üçüncü Dünya Savaşı'nın patlaması durumunda Rusya'yı (ve Çin'i) idare etme görevi bize verilmiştir.
Evet, bize biçilen vazife budur!
1952'de bizi NATO'ya almalarının gerçek nedeni de budur...
Öte yandan, soğuk savaş bitince NATO'nun da sebeb-i vücudu ortadan kalktı. Buna rağmen NATO'ya hiç ilişilmedi.
Güya NATO barışı tehdit eden yeni harpler çıkarsa harekete geçecekti...
Ama gel gör ki, günümüzde NATO "kalleşlik" amacıyla kullanılıyor...
Neden?
Bize gıcık ve uyuz oluyorlar da ondan!
Başka?
Ülkemizi bölmek ve parçalamak istiyorlar da ondan!
Başka?
PKK, PYD, YPJ ve YPG'ye devlet kurdurmak istiyorlar da ondan!
Açıkçası, bu tür şerefsizlikler bizi "NATO'dan çıkıyoruz ulan" konumuna itiyor...
Başka deyişle, bu tür belden aşağı vuruşlar, NATO'daki varlığımızı sorgulamamıza neden oluyor...
Burada can alıcı soru şudur: Bu pozisyona yönelecek bir Türkiye'ye karşı NATO daha başka ne gibi alçaklıklar yapabilir?
***
Kartlar yeniden karılıyor!
İngiltere, eski Rus ajanı Sergey Skripal ve kızının kimyasalla zehirlenmesinden Rusya'yı sorumlu tuttu.
Akabinde 23 Rus diplomatını sınır dışı etti, Rusya'dan 24 saat içinde izahat talep etti.
Ardından ABD ve Kanada başta olmak üzere bazı AB ülkeleri, Rus diplomatları sınır dışı ettiklerini açıkladılar.
Bu arada, NATO da 7 Rus diplomatın akreditasyonlarını iptal ettiğini duyurdu...
Rusya da bu tür müeyyidelere karşı "yanıtının çok sert olacağını" deklare etti.
Bir yandan Çin'in büyük oyuna dahil olması, diğer yandan Kuzey Kore liderinin Çin'i ziyaret etmesi yeni ittifakların habercisi ve yeni bir soğuk savaş sürecine girildiğinin işaretidir...
***
NATO'ya karşı elimizdeki kartlar?
Gelinen aşamada, Erdoğan NATO'ya karşı elindeki kozları ustalıkla öne sürüyor. Onları hizaya getirmeye çalışıyor. Galiba getiriyor da.
Örneğin, Rusya'dan S-400 hava savunma sisteminin alınması...
Kendi silahımızı, tüfeğimizi, topumuzu, füzemizi, tankımızı, denizaltımızı, helikopterimizi, uçağımızı yapmaya koyulmamız...
Rusya ve Çin'le yakınlaşmamız ve stratejik ortaklıklar kurmamız...
NATO'nun Ortadoğu'daki planlarını bozmamız...
Irak ve Suriye'de terör örgütlerine karşı bağımsız askeri operasyonlar düzenlememiz...
***
NATO'ya tarihi ayar!
Erdoğan, Varna kentinde, AB'nin (NATO'nun) yöneticileriyle buluştu. Öyle ki, Reis'i gören liderler oldukça heyecanlandılar. Ne yapacaklarını bilemeyip şaşırdılar. Oysaki günlerdir onu ağırlayıp alkışlamaya hazırlanıyorlardı...
Reis onlara, "Bizim Kürt kardeşlerimizle bir problemimiz yok, bizim derdimiz terör örgütleriyle ve teröristlerle!.. Ayrıca biz çok güçlü bir ülkeyiz. Ortadoğu'da borumuz çok güçlü öter! Sesimiz çok güçlü çıkar! Orada bize yanlış yapmaya kalkanın alnını karışlarız. Terör örgütlerini, boylarından büyük işlere kalkışan devletleri ve saf değiştirmeye yeltenenleri dümdüz ediveririz" demiş.
Bu konuşmayı işiten liderler de başı okşanmış sığır edasıyla, şaşkın ve ürkek bakışlarla Reis'in sözlerini tasdik edip Afrin zaferine "eyvallah" demişler.
***
NATO'nun desteğine kanıt, düşmanın itirafıdır!
Evet, Afrin platformu diye bir örgüt varmış. Avrupa'da yaşayan PKK ve YPG sempatizanları tarafından kurulmuş. Birtakım solcu ayağına yatan Batılılar da bu hınzırlara destek veriyorlarmış...
Bunlar geçen gün Brüksel'de NATO'yu protesto etmişler. "NATO, Afrin'de Türkiye'nin ortağıdır" gibisinden sloganlar atmışlar. Avazları çıktığı kadar ciyak ciyak bağırmışlar... PKK, PYD, YPG ve YPJ paçavralarına bürünüp yürüyüş ve miting yapmışlar...
NATO'yu Afrin operasyonuna karşı sessiz kalmakla ve Türkiye'ye destek vermekle suçlamışlar...
Haklılar, Reis yerinde yaptığı çıkışlarla NATO'nun önce sesini kıstı sonra da olası kösteğini desteğe çevirdi. Başka deyişle onu "terbiyeli maymuna" dönüştürdü...
Gelin, kadim bir deyişle yazıyı noktalayalım: "Fazilet odur ki, düşmanlar dahi onu tasdik etsin!"
