Erdoğan, yazdığı şiirde kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle Alman komedyen Jan Böhmermann hakkında suç duyurusunda bulundu.Mainz Savcılığı da bu durumu doğruladı.
Daha önce de Türkiye, Jan Böhmermann'ın yargılanması için Alman Dışişleri Bakanlığı'na sözlü nota vermişti.
Hatırlarsanız Merkel, söz konusu şiirin ''Bilinçli biçimde, Erdoğan'ı incitmek üzere yazıldığını'' belirterek Böhmermann 'ı eleştirmiş ve nota ile ilgili olarak da, ''Türkiye'nin sözlü notasını dikkatli bir şekilde inceliyoruz...'' demişti.
Diğer yandan hükümet sözcüsü Steffen Seibert de konuyla ilgili yaptığı açıklamada söz konusu talebin değerlendirilmesi için zamana ihtiyaç duyulduğunu, sabırlı olunması gerektiğini ve konuyla ilgili soruşturmanın devam ettiğinin altını çizmişti.
Kim ne derse dersin bunun okuması :
Türkiye'nin artık tüm dünyaca kabul gören, hem bölgesel hem de küresel bir güç olmasından başka bir şey değildir.
Almanya gibi AB'nin patronu olan bir ülkede bir televizyon programcısının Erdoğan'a hakaretten dolayı hapse girmesi gündeme geliyorsa bu, Türkiye'nin ne denli güçlendiğinin işareti değil midir ?
Nitekim geçenlerde Belçika basını da Erdoğan'ın Belçika'da bombaları patlatan teröristlerle ilgili açıklamalarını Belçika hükümetini istifanın eşiğine getirdiği için Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinde kullandığı toplara benzetmişti. Hak vermemek elde değil.
Artık güçlü ve tüm dünyada kaale alınan,değer verilen bir Türkiye var.
Artık Avrupa, atacağı adımlardan önce "Türkiye bu konuda ne düşünür" ü hesaba katıp öyle kararlar alıyor.
Hatta "Türkiye bu konuya razı olur mu?" diye ciddi ciddi düşünüyor.
Bu durum da, Muhteşem Süleyman'ın Fransa'da dans edildiğini öğrendiğinde Fransuva'ya gönderdiği mektubu akla getiriyor.
"Ey Fransa Kralı Fransuva ! Ben ki, kırk sekiz krallığın Hakanı Sultan Süleyman Han'ım.
Büyükelçimden aldığım habere göre, memleketinizde dans namı altında kadın-erkek birbirine sarılmak suretiyle, halkın içerisinde gayrı meşru eğlenceler yapılıyormuş...
İş bu rezaletin memkeletime de bulaşması ihtimali açısından mektubumun elinize ulaşmasından itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat ordum ile gelip yasaklamaya gücüm yeter." (sadeleştirilmiş)
Bunun üzerine Fransa'da, bu mektuptan 100 yıl sonrasına kadar dans yapılmamıştır.Bilmem ki anlatabildim mi ?
Artık itip kakabileceğiniz, köşede kös kös oturtabileceğiniz bir Türkiye yok karşınızda.Özünü ve kökünü hatırlamış, bir sayhası ta Avrupa'da- ABD 'de duyulan, her attığı adım dünya basınında olay olan bir Türkiye var.
Gelişen, değişen, insana önem veren, vatanın parçalanamaz bütünlüğüne değer veren bir Türkiye var.
Kendi gerçek değerlerine, kültürüne, aslına kıymet veren yeni Türkiye var. Teknolojisiyle, savunma sanayisiyle,tıbbi gelişmeleriyle, asaletiyle "Ben buradayım ve siz bunu isteseniz de istemeseniz de kabul edecek ve buna saygı duyacaksınız" diyen sağlam bir Türkiye var.
Allah,Türkiye'nin bu duruma gelmesine sebep olanların da buna karşı olanların da müstahakını versin ne diyelim!
Kılıçdaroğlu bildiğiniz gibi...
Darbe hükümetiymiş (!)
CHP, Twitter hesabından Kılıçdaroğlu'nun ''Biz bir darbe hükümetine karşı mücadele veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz!'' sözünü paylaşmış.
Sahi Kılıçdaroğlu neyin kafasını yaşıyor ?
Bu adamın söylemleri en az kendisi kadar gereksiz değil mi ?
Gaf şampiyonu olan biri medyada kendisine bu kadar çok yer bulursa olacağı budur.
Demokratik seçimle işbaşına gelen hükümete darbe hükümeti demek nasıl bir aklın ürünüdür anlamak mümkün değil.
Ne var ki sözün sahibi Kılıçdaroğlu olunca şaşırmıyorsunuz...
Demek ki CHP'nin Demokrasi anlayışı bu kadar olabiliyormuş...
Doğrusu iki yol dışında CHP'nin iktidar olması imkansız gibi bir şey...
1-CHP tek parti olarak seçime girecek...
2-Asker darbe yapacak ve iktidarı CHP'ye armağan edecek...
Tıpkı Kılıçdaroğlu'nun baronların tercihiyle kurultaylarda tek başına aday olarak başkan seçilmesi gibi...
Tüm bu söylemler, Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu hakkında ''Tıbbın konusu olmuştur'' yorumunun ne denli doğru olduğunu göstermiyor mu ?
Yine Erdoğan Kılçdaroğlu'nu ''Yok hükmünde'' saymıştı...
Çok yerinde bir saptama...
Diyeceğim o ki, medya yarından tezi yok konuşmalarında sinkaflı küfürler edebilen ve ağzının ayarı olmayan 70'ine merdiven dayamış Kılıçdaroğlu'nu yok hükmünde sayarak görmezden gelsin...
İlle de birileri o adamı manşetlere taşımak istiyorsa varsın onlar sadece SÖZCÜ ve CUMHURİYET gibi gazeteler olsun...
Kılıçdaroğlu medyadan silindiğinin farkına varırsa belki ağzını düzeltir.