Bugünkü yazımızda Kılıçdaroğlu' nun abidik gubidik söylemlerini ele alacağız…
Şimdi Kılıçdaroğlu' nun tüm Türkiye'nin gözleri önünde canlı olarak yaptığı gaflarla ilgili filmi biraz geriye saralım...
Miting meydanlarında ''Namussuz siyaseti getireceğiz''
diyen,
Erdoğan'a trip atayım derken ''Sözümüzün arkasında duran değiliz'' diyen,
Siyasi liderlere defter-i kebirden sinkaflı küfür edebilen,
Cuma selasını ezan zanneden,
Miting meydanının altı otopark olduğu halde Sakaryalılara ''Meydanın altını otopark yaptıracağını'' seçim vaadi olarak müjdeleyen,
Mersin'i Güneydoğu Anadolu Bölgesinde İzmir'i de Akdeniz'de zanneden,
Grup konuşmasında eline tutuşturulan kağıtta yazan "MİT ile ilgili bir soruşturmada Tansu Çiller'in tutuklandığı" duyumunu gerçek olmadığı halde açıklayan,
Zaten 15 ay olan askerliği önce 18 aya çıkarıp sonra da 9 aya indireceğini müjdeleyen,
Ak Parti iktidarı sayesinde yıllık %9,2 kalkınma hızını yakalayan ülkemizin kalkınma hızını %7 yapacağını müjdeleyen,
2001'de kurulan AK Parti'yi 20 yıldır iktidarda sanan,
Hesap uzmanı olarak (!) 7 ile 4'ü topladığında 12'yi bulan,
Toplumsal barış için genel affa önce ''Evet'' diyen, infiale neden olunca da hemen ''Hayır'' diyerek tükürdüğünü yalayan,
''İstanbul için yapacağınız projeleri açıklar mısınız ?'' sorusu karşısında nutku tutulduğu için tekleyen ardından da topu danışmana atarak paçayı kurtarmaya çalışan,
Kunut dualarını Kur'an ayeti sanan,
İstanbul'u en iyi ben bilirim ayağına yatıp Kağıthane'yi Kağıttepe yapan,
Merhum Sanatçı Müşfik Kenter'in Bakırköy Belediyesi'nin kadrolu elemanı olduğunu söyleyen,
Bir konuşmasında ''Allah'tan korkup kuldan utanmayız'', diğer bir konuşmasında da ''Allah'tan korkmayan biz'' diyerek hadsizliğini kabak gibi ortaya çıkaran,
''CHP'nin seçim vaatlerini sayabilir misiniz ?'' diye sorulduğunda tekleyen ve 17 başlıktan sadece bir tanesini sayabilen,
Fenerbahçe'nin efsanevi forveti olan Lefteri kaleci zanneden,
Hz Ali'yi kitapları olan İslam düşünürü olarak bilen,
Ekranda Davutoğlu'nun ''Stratejik Derinlik'' kitabını okudunuz mu ? Sorusuna kaş göz işareti yaparak ve âdem elmasını oynatarak hayır demeye çalışan,
Erdoğan ile yaptığı görüşmeden sonra 11 dakikalık basın toplantısında 26 defa SAYIN BAŞBAKAN diyen ,
Mustafa Koç'un cenazesinde Erdoğan'ı görünce korkudan Zekeriya Beyaz moduna girip şaşı olan,
Seçim vaatlerini hangi parayla yapacaksınız diye sorulunca ''Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu parayı bulacağım diyorsam ben bulurum'' diye yanıtlayan,
Havuzlu villası olduğu halde "Politikacılar havuzlu villada oturmasın" diyen,
Kadrolaşmaya hayır dediği halde SSK müdürlüğü döneminde hem kendisinin hem de eşinin akrabalarını memurluk kadrolarına yerleştiren,
''Kızınız 40 avukat arasından Vakıfbank'a torpille mi hukuk müşaviri
oldu? '' diye soran gazeteciyi azarlayan,
''Metro sadece ulaşımı sağlayan bir olay değil onun ötesinde işlevi
olan ..... '' deyip nutku tutulan,
Analarından emdiği sütü burunlarından getireceğiz demek isterken
''Analarının sütünden emdiği sütü memeler...'' diyen,
Dış politikayı eleştirirken ''Komşusunu çalabileceğimiz bir kişi yok" diyen,
İlçe başkanlarının tanıtıldığı toplantıda CHP Bayrampaşa İlçe Başkanının fotoğrafının yerine Ak Parti İstanbul milletvekili Mustafa Ataş'ın resmi bulunduğu halde "Seçimlere en hazırlıklı parti biziz'' diyen,
Recep Tayyip Erdoğan'a ''Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyorum diyorsam bir bildiğim var herhalde '' diyerek önce şehitlerin kemiklerini sızlatan sonra da halkın vicdanını kanatan,
Eleştiri yaparken ''Bunu yapmak için ileri derecede geri zekalı olmak lazım'' diyen bir ana muhalefet partisi liderimiz var...
Yazdıklarım şaka değil yahu, birebir Kılıçdaroğlu'nun söylemleri...
Düşünün ki bu adam değil bir şirket veya işletmenin başına geçmek, bir ülkenin başına geçmeye aday. Bu ülkeyi yönetmek istiyor.
Konuşurken ağzından çıkan cümlenin sonunu bağlayamayan adam, ülke ile ilgili kararları sonuca bağlamak istiyor...
Daha küfürsüz konuşmayı ve ifade etmek istediği manayı doğru şekilde diline dökmeyi beceremeyen bu adam uluslararası camiada Türkiye'yi temsil etmek istiyor.
Müdürlüğünü yaptığı kurumu sonuna kadar kötü emellerine alet eden bir adam bu ülkeyi dürüst bir şekilde yöneteceğini söylüyor.
Yapılan projeleri eleştirip yaptırmamaya çalışmaktan başka bir projesi olmayan bu adam, seçilirse ülkeyi ileri taşıyacağını söylüyor.
İnsan gerçekten CHP 'ye acıyor. Bir ana muhalefet partisinin genel başkanlığını yapan bu kadar seviyesiz bir insanın varlığı ne kadar üzüyordur onları da kim bilir?
Öte yandan da kendini Türkiye halkına bu kadar net gösterdiği için Kılıçdaroğlu' na teşekkür ediyoruz...
Sözlerimizi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu hakkındaki;
"Artık bizim için ana muhalefet partisinin genel başkanlık koltuğu boştur, sakıttır. Bizim için bu zat yok hükmündedir. Burada aynı zamanda bir seçmen, bir vatandaş Erdoğan olarak konuşuyorum. Kendisi cezai ehliyet sahibi olmaktan çıktığı için ne söylerse söylesin, ne yaparsa yapsın bizim açımızdan mazurdur. Bu şahsın durumu siyasetin konusu olmaktan çıkmış, tıbbın konusu haline gelmiştir." sözleriyle sonlandıralım...