CHP milletvekilliği aday listelerini açıkladı. İlk andan itibaren de fırtına koptu haliyle. Söz konusu CHP olunca bunlar çok doğal gelişmeler. Listelerin ne anlama geldiğini yine CHP'lilerden dinleyelim isterseniz.
Öncelikle, Cumhurbaşkanı adayı olması hasebiyle spotların altında olması gereken Muharrem İnce'nin ilk tepkisine bakalım. Sosyal medyadaki ilk paylaşımı çok manidardı. "Sesim kısıldı yarınki mitingler iptal" dedi İnce.
Sesi fiziki olarak mı kısılmıştı, yoksa hemen dakikalarca önce açıklanan listelerle siyasi olarak mı kısılmıştı? Bunun cevabını ertesi gün yani bugün tekrar aldık. Muharrem İnce mitinglere devam etme kararı almış. Demek ki uzlaşmış yada bir şekilde ikna edilmişti tüm gece boyunca. Ülkeyi yönetmesini planladığı Cumhurbaşkanı adayının sesini kısan Kılıçdaroğlu için amaç demek ki seçimi kazanmak değil, CHP'yi kendi kontrolünün dışına çıkmamasını sağlamak. Muharrem İnce'ye yakın yaklaşık 20'ye yakın milletvekilinden sadece üç kişi listelere girebilmiş. Demek ki seçim sonrası İnce'nin olası bir hamlesini önleme çabası içerisinde Kılıçdaroğlu. Bu da gösteriyor ki, İnce'nin adaylığı CHP'den tasfiye anlamına geliyormuş gerçekten de.
Gelelim başka bir CHP'linin tepkisine. Trabzon milletvekili Haluk Pekşen de liste dışı kalanlardan ve bu durumu Abdullah Gül adaylığının konuşulduğu günlerde tepki göstermesine bağlıyor. Kendisinden dinleyelim.
"Gül'ün adı ilk ortaya çıktığında karşı çıkanlardan biri de bendim. Bana üç ay önce, 'Gül'ün adaylığına karşı çıkma, milletvekilliğinden olursun' uyarısı geldi. Aldırmadım. Katıldığım televizyon programlarında karşı olduğumu söylemeye devam ettim. En son bir ay önce bir uyarı daha oldu. Ancak ben ısrarla karşı olduğumu kamuoyu önünde söylemeye devam ettim. Gördüğüm tablo şu. Benimle birlikte, Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığına itiraz eden kim varsa liste dışı kalmıştır."
Gül'ün adaylığı hususunda CHP yönetimine karşı itaatsizlik yapanların liste dışı kaldığı iddiası da son derece gerçekçi bir iddia. Zira bu konu ilk konuşulduğu günden bu yana birçok CHP'li için rahatsız ediciydi. Kimi yüksek sesle dillendiriyor kimi parti içi demokrasisinin çok güçlü olduğu iddia edilen CHP'de sessizliğe bürünüyordu. İşte sesini çıkaranlar Pekşen'in dediği üzere liste dışı kaldılar. Sözde demokratik parti içi demokrasisi işlemiş ve itaatsizlik eden cezalandırılmış.
Gelelim eski CHP'li ama popüler bir siyasetçi olan Hurşit Güneş'in yorumlarına. Sosyal medya paylaşımında o da itaatsizlik edenler liste dışı kalmış tezini en başa alıyor. MYK üyelerinin listeye alınmasının, bakan olma ihtimallerinin olmamasına yani seçimi kazanma ümidi olmamasına bağlamış. Muharrem İnce'ye yakın olanlar, aklından liderlik geçirenler ve ikaz yada itiraz edenler liste dışı, diye özetlemiş durumu.
Toparlayalım.
CHP'nin listelerine ilk baktığınızda; listenin ülkeyi yönetmek değil, CHP'de Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığını korumak hassasiyetiyle hazırlandığını anlıyoruz. Gül'e itiraz edenlerin yarın başka konulara da itiraz edebilecekleri düşünülmüş. İnce'ye yakın isimler yüksek olası bir İnce-Kılıçdaroğlu çekişmesinde tavır koyacaklardır diye hesap edilmiş. Akşener'in partisi ile Saadet Partisi ittifakına itiraz edenler liste dışına çıkarılmış. Saadet için ayrılan kontenjana itiraz edenler de yine liste dışına çıkarılmış.
Listede ayrıca bir detay daha var. CHP'lilerin Madımak Neron'u, Sivas katili adını verdikleri Temel Karamollaoğlu ile ittifak yapan CHP, Madımak katliamı davasının avukatı Şenal Saruhan liste dışında bırakmış.
Hep söylüyoruz. Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı aday olmaması, CHP'yi Türkiye'den daha önemli gördüğünün en somut delilidir. CHP'nin başında kalmak, olası rakibi Cumhurbaşkanı adayı yapmak; hem Türkiye'yi yönetme gibi bir iddiasının olmadığını hem de CHP'yi Türkiye'den daha çok önemsediğini bize gösterir. Bu son liste de bunu kanıtlıyor.
Cumhurbaşkanı adayı yaptıkları İnce'nin yakınlarını listeye almamak da; Meclis'i değil, CHP'yi daha çok önemsemekten kaynaklanıyor. CHP koltuğu Cumhurbaşkanlığı koltuğundan daha önemli CHP'liler için. Hem Kılıçdaroğlu hem de İnce şu anda CHP Genel Başkanlığı için yarışıyorlar, karşılıklı stratejiler belirliyorlar, hamleler yapıyorlar. Bakalım sonuçta kazanan kim olacak? Bakalım günün sonunda Kılıçdaroğlu'nu o koltuğa oturtan irade kimin sesini kısacak?