Osman Kavala'nın gözaltına alınması pek çok konuyu anlamamız bakımından turnusol kağıdı özelliği taşıyor..
Üzerindeki 'flu'luk yavaş yavaş ortadan kalkıyor ve resim belirginleşmeye başlıyor..
İşte ortaya çıktı ki, Amerikan konsolosluğundaki irtibat görevlisi Metin Topuz dosyası ile Kavala'nın gözaltına alındığı dosya aynıymış meğer..
Şimdi üzerindeki toz bulutu kalkacak adliyeye sevk edildiği zaman, neyin ne olduğu ortaya çıkacak..
Ama tüm bunlardan önce bir savunma hattı kurulduğu ve bu hattın pek çok farklı bileşenden oluştuğunu görüyoruz..
Türkiye'deki sol liberal aydınlar, kökü dışarda stk'ların temsilcileri, Türkiye ile ilgilenen yabancı teşkilatlar…
Hep bir ağızdan, '.. Siz Osman Kavala gibi kıymetli bir adamı nasıl gözaltına alırsınız?..' diye yaygara yapmaya başladılar..
Daha ne ile suçlandığını bile bilmeden, öğrenme zahmetinde bile bulunmadan koşulsuz defansa geçtiler..
İyi ama biraz acele bir tepki değil mi bu?..
Bakın çok açık örnekleri var ortalık yerde duruyor..
Misal, bugün 'terörist' dediği Selahattin Demirtaş için Ahmet Hakan az cilalama yapmamıştı.. Resmen açık açık HDP'ye oy istedi.. Köşesinde psikolojik operasyon anketleri yayınladı..
Bütün bu destek gözümüzün önünde oldu.. Ne oldu peki sonra?..
Ya Can Dündar için yazdıkları?..
Şimdi; ".. 'Arkadaşlarını burada bırakıp yurtdışına tüyme'.." ödülüne layık gördüğü Can Dündar'ın, yargılandığı davadan yırtması için köşesinde kontör çevirmiyor muydu Ahmet Hakan?.. Neyse sadece Ahmet Hakan'dan örnek vermek de doğru değil ama işte zaman zaman böyle acele edildiğinde hatalı savunmalara girebiliyor insanlar..
Onu örneklemek istedim..
Yarın bir gün, '… vay be ben Osman Kavala'nın bu ilişkilerini hiç bilmiyormuşum…' diyebilirsiniz.. Acele etmemekte yarar var..