Kuzey Irak referandumu üzerinden başlayan tartışma, büyüyerek sürüyor..
Elbette egemen bir devlet olarak kendi sınırlarımızda istikrarsız bir otonom yapı görmektense meşru bir devlet olmasını tercih etme hakkımız var..
Binlerce kilometre uzaktan herkesin dahil olduğu bir süreci bundan en fazla etkilenecek olan bizim yok saymamız, görmezden gelmemiz tartışma konusu bile değil..
Fakat tartışmanın başka başka boyutları var..
Güvenlik boyutu, ekonomi boyutu vesaire..
Elbette Devletler tavır aldığı zaman başka devletlere, bu topyekün bir hamleyi beraberinde getirir.. Yani doğru, eğer Türkiye Kuzey Irak yönetimine rest çekiyorsa, uçak seferleri de durdurulur, vana da kapatılır, ihracat-ithalat kanalları da tıkanır..
Fakat bu bazen yapılır bazen de kart olarak elde tutulur..
Yani bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'kapatırız vanayı, ekmeksiz kalırsınız' derken tepki gösterenler var.. Sanki bugünden itibaren ve üstelik de Iraklı Kürtleri cezalandırır gibi bir ambargo sürecine giriyoruz diye sunmak, Erdoğan'a ve hükümete haksızlık olur..
Bu yapılsa elbette yapılırdı..
Ama devletlerin ellerini güçlü tutmak için zaman zaman başvurdukları bu tip kartlar vardır..
Ve bu kartları kullanmak için değil bazen sadece elini güçlü tutmak için koyarsın masaya..
İşte Türkiye bu referandum süreciyle ilgili olarak tam da böyle bir dönemden geçiyor..
Sakince hükümetin politikalarına destek olmak lazım..
Herkesin gördüğü bir takım gerçekler var ve bunu karar vericilerin görmüyor olma olasılığı yok..