Fethullah Gülen'i yöneten akıl da, PKK'yı yöneten akıl da, kendini solcu zanneden cahil tayfayı yöneten akıl da aynı metodu uyguluyor.. Türkiye'de gerilimin dozunu yüksek tutabilmek için açık yaralara sarılıyor. Bu konjonktürel olarak bazen dinsel, bazen mezhepsel bazen de ideolojik olarak çıkıyor karşımıza.. Bazen ortaya karışık bile alabiliyoruz.. Faşist Gezi Kalkışması mesela, tamamen ortaya karışık bir gerilimdi.. Vaktinde uyanıp da geri vites yapanlar bu tuzağa düşmedi.. Aslında, Kürt siyasal hareketi olarak kendini pazarlayan BDP'nin, o vakitler İmralı müzakerelerine bile katılan makbul ismi Sırrı Süreyya Önder ateşlemişti fitili.. Biliyorsunuz.. Hani vincin önüne falan atlamıştı kameralar kayıttayken.. Ama seslendiği kitle oyunu erken görüp, arkasından gitmedi.. Hatırlayın her Ramazan, bir Alevi ailenin sahur vakti davuldan rahatsız olması hadisesi ya da ateist bir gencin oruç tutmadığı için dayak yemesi gibi işler çıkar ya karşımıza.. Oysa tanıdığım her Alevi ya Ramazan orucunu tutar ya da en azından 'davul' ritüelini, yaşatılması gereken bir kültürel islâm olgusu olarak görür.. Ya da oruç tutmayan tanıdıklarım Ramazan günü sokakta yemek yememeye özen gösterirler veyahut oruç tutanlar tutmayanları dövmeye kalkmaz.. Ben mi çok hoşgörülü ortamlarda bulunuyorum acaba?... Değil.. Zaten işin oluru bu.. Normali yani.. Olanı da olması gerekeni de bu zaten.. Peki ama ODTÜ'de namaz kıldığı için dayak yiyenler yahut namaz kılanlara dayak atanlar kim?..
**
Bakın değerli dostlar.. Türkiye'nin en büyük alana sahip üniversitelerinden biri ODTÜ.. Binlerce namaz kılan öğrencisi ve çalışanı var.. Ve bu namaz kılan insanlar, insan gibi abdest alabilecekleri namaz kılabilecekleri bir ibadet alanı istiyorlar.. Halen (kendi tanımlamalarıyla aynen aktarıyorum) "…. karanlık, kullanışsız, havasız, bakımsız, abdest alabilmeye imkân vermeyen, talebe göre çok yetersiz kalan…." yerlerde namaz kıldıklarını söylüyorlar.. 'Böyle bir büyük yerleşkede bu nasıl olur?' diye derinine inip sorguladığınızda ise, kafalar biraz karışıyor.. Oradaki arkadaşlarıma, 'mescid istiyoruz, destek verin' dediklerinde, şunu sordum; 'Hiç mi yok?'… Bu soruya aldığım yanıt biraz tartışmalı.. Ders yaptıkları binalara görece uzak ama bahsedilen kıstaslara uygun mescidler varmış meğer.. Hatta bir de ODTÜ Mescidi denilen, (ODTÜ Camii diyen de var) daha büyükçe bir ibadet alanı.. Ama elbette o da uzak.. Ama anlaşılan o ki, son yaşanan gerilimin olduğu mekan, mescidlerden birine çok yakınmış.. Yine öğrencilerin anlattığından anladığım, 'Hazırlık mescidi' için talep rektörlük tarafından onaylanmış ve gereken fizikî çalışma da başlatılmış.. Ama nedense sonra hep biraz daha ötelenmiş..
**
Şunu söylemeye çalışıyorum.. ODTÜ'de son yaşanan gerilime daha yakından baktığınızda şöyle bir tablo ile karşılaşıyorsunuz.. Az ötede kapalı bir alanda namaz kılma imkânı olduğu halde açık alanda namaz kılmayı tercih eden bazı arkadaşlar var.. Tek yapmaları gereken önlerinden geçmemek olan bazı arkadaşların da bu insanlara müdahalesi.. Az yukarı doğru çıkıp tepeden baktığınızda iki davranışın da birbirinden garip olduğu görülüyor.. Açık alanda namaz kılmaya gerek olmadığı gibi açık alanda kılınan namazın da kimseye zararı yok.. Yani o arkadaşlar az ötedeki mescidde de namazlarını kılabilirlerdi ama oraya gitmek yerine dışarıda kılmayı tercih etmişler.. Diğer çocuklar buna tepki göstermeyebilirlerdi. Ama (hem de çok faşizan bir çıkışla) sert tepki göstermişler.. İklimin en müsait olduğu anda ODTÜ çıkışlı yeni bir gerilim için oyun kurucular bir hazırlık içindeyse eğer, bunu da bozmak bize düşer.. Kalın sağlıcakla