04 Aralık 2012, Salı

Bir tutam baharat yeter!

"Dış dünyadan düzenli olarak gelen tek konuk İzmir adında bir posta gemisi. Haftada bir kez, akşam karanlığı bastıktan sonra hep aynı saatte ve aynı hızla burnun açıklarında beliriyor. Oturup onu bekliyorum. İlkin uzaktan uzağa makinelerinin uğultusu işitiliyor. Sonra Ege gecesinin kelebek yumuşaklığındaki karanlığında pırıl pırıl parlıyor." Bu satırlar Durrell'in İskenderiye Dörtlüsü'nün ikinci cildi Balthazar'ın başlarında yer alıyor. Bazen bütün kitapları bir yana bırakıp belki yüzüncü kez İskenderiye Dörtlüsü'ne dönmek bana huzur veriyor. Berrak bir denizde yüzer gibi, bir taş avluda ikindi uykusuna dalar gibi…

Şu sözler Balthazar'dandır: "İçimizdeki boşluğu aşkla doldurmaya çalışırız. Kısa bir süre bunu başardığımızı, dünyayla bütünleştiğimizi sanıp seviniriz. Ama bu bir yanılgıdan öteye gitmez. Çünkü bizi dünyaya bağlayacağını sandığımız aşk, sonunda bizi ondan büsbütün koparmayı başarır."

Sergiler, sergiler, sergiler… İstanbul'da bu mevsim çok önemli sergiler var. Şehrin taşı toprağı sanat oluverdi! Bu arada Bienal'e gitmeyi de unutmayın! (Tophane 3 ve 5 no'lu antrepolar. Giriş üniversitelilere ücretsiz.)

Peki şu sözler Bir Tutam Baharat filminden değil miydi? "İki tip yolcu vardır. Birinciler haritaya bakarlar, ötekiler aynaya… Haritaya bakanlar hep gider, aynaya bakanlar hep döner."

2003 yapımı Bir Tutam Baharat (Politiki Kouzina) filminin müzikleri ne kadar güzelmiş! Hele Dilek Koç'un seslendirdiği o şarkı: Baharat, Tarçın ve Buse.

Mevsim sonbaharsa ve kuzey rüzgârları durmuşsa… Çeşme taraflarındaysan… Hele akşam inmek üzereyse… Ildırı yolunda Yalı Market'i biraz geçtikten sonra çiçekçinin oradan deniz tarafına sapıp taşlı topraklı yoldan kıyıya kadar git. Fethi'nin Yeri'ne çıkacaksın. Hemen kumsaldaki salaş masalardan birine otur, yiyecek içecek bir şeyler söyle. Ayakkabılarının içi kum dolacak, deniz kokusu genzini yakacak. Bir de yanında sevdiğin varsa, senden iyisi yok, bil! Ama tek başınaysan da, gönlün boşsa da yap bunu! O sırada büyük ihtimalle lokantanın külüstür hoparlörlerinden Tanju Okan'ın "En güzel aşkı bulacaksın" adlı şarkısı yükseliyor olacak… Kendini akışa bırak ve şarkıya kulak ver.

Abbas Kiarostami'nin "Copie Conforme/ Aslı Gibidir" filminin yasal DVD'si çıkmış. Bazıları pek sevmemişti ama sırf o kafe sahnesi için bile defalarca izleyebilirim. Hemen gidip almalı, en azından arşivde bulundurmalı!

Alaçatı Pazaryeri Camii'nin arkasındaki bakkalın buzdolabında hoş bir sürpriz: Niğde Gazozu… 1960'lardan kalma nostaljik şişesinin güzelliği bir yana frambuaz aromasıyla o kadar farklı ve ferahlık verici ki!.. Bu arada yeni öğrendim; Taksim Çukurluçeşme Sokak'taki Avam Kahvesi'nde yerel gazozlar bulunuyormuş. Çiriş Yudum Elit, Bozdağ, Bade, Akhisar vs… Fırsat bulduğumda mutlaka uğrayacağım, anlatırım.

Biz yola çıkmadan, sonbaharın ilk yağmuru kasabayı boydan boya yıkamadan hemen önce… Asma Yaprağı'nın önünde uzun bir kahvaltı masası kurup sokağa, oturduk. İç burkucu biçimde vedalaşmak yerine bereketi paylaşarak ayrılmayı tercih ettik. Ayşe Nur, Ayşe, Naz, Anna ve ben… Çaylar, simitler, boyozlar, zeytinler, haşlanmış yumurtalar, reçeller… Yeniden görüşmek üzere! Özleyeceğim.

29/09/11

SON DAKİKA