Terörizmin toplumsal kaynağı nedir? Bu soru üzerinde çalışanların bazısı "yoksulluk ve eğitimsizlik" diyor.
Benim izlenimim ise şu: Siyasi amaçlı şiddet örgütü kuran ve yönetenlerin çoğu... Hem refah, hem de eğitim seviyesi açısından, içinde yaşadıkları toplumun en alt kesiminde yer almıyorlar.
Bu kişiler genellikle orta ve alt-orta sınıfın üyeleri... Yani fakir demek mümkün değil. Eğitimleri ise toplumun genel ortalamasının bazen birkaç gömlek üstünde.
Örneğin 1970'lerde PKK'yı kurmuş olanlara bakarsanız, üniversite öğrencilerini, liseye gitmişleri görürsünüz.
Bunlar (siz katılmasanız da) ülke ve dünya hakkında fikri olan, okuyan, tartışan, resmi ideolojiyi eleştiren kişiler.
Günümüzde İslam'ı bir savaş ideolojisi olarak siyasallaştıranlara baktığınızda da, refah ve eğitim seviyesi açısında benzeri bir durum göze çarpıyor. (Sol veya etnik temelli siyasi şiddet örgütü kuranlardan farklı olarak, bunların eğitimlerinde din, ağırlıklı bir yere sahip.)
Unutulan nokta
Peki, niye terör dendi mi yoksulluk ve eğitimsizlikten sıkça söz ediliyor? Çünkü örgütlerin kurucuları ve yöneticileri, kullandıkları militanları o kesimden devşiriyor.
Ancak olay daha karmaşık: İletişim kurmak, bomba yapmak, karmaşık silahları kullanmak, tedavi olmak için, bu örgütler yetişmiş elemanlara, mühendislere, doktorlara ihtiyaç duyuyor.
Böylece küçük bir toplum modeli oluşuyor: Eğitimi nispeten yüksek kurucular-yöneticiler... Teknik işleri yürüten profesyoneller... Öldürmeye ve ölmeye gönderilen gariban takımı...
O halde soralım: Epey gelişmiş bir işbölümüne sahip olan bu insanları bir arada tutan şey nedir?
Terörizm üzerine çalışanlar arasında, yoksulluk ve eğitimsizlikten önce, temel neden olarak adaletsizliği (veya adaletsizlik algısını) koyanlar var ki o yaklaşım bana daha makul geliyor.
Siyasi şiddet örgütleri içinde adaletsizlikten söz etmeyeni ve kendisine katılanlara daha adil bir dünya vaat etmeyeni var mı?
Yeni bir hayat arzusu
IŞİD'e katılanların temel motivasyonunun, vaat edilmiş "huriler" olduğunu öne sürenler yanılıyor. Belki geleceksiz erkekler için bu söylenebilir. Öte yandan haberlerindeki ilginç bir nokta sizin de dikkatinizi çekmiştir: Çok sayıda aile var örgütte...
Baba-anne ve çocuklar, bazen yanlarına akrabalarını da katarak, cümbür cemaat, adeta bitek topraklara göç edercesine örgüte katılıyor. Sınırı geçerken yakalananların, "İslami bir düzende yaşamaya gidiyorduk" dediğini sıkça duyuyoruz.
Mesela şu haber: Geçen şubat ayında Suriye sınırında dokuz Hindli yakalanıyor. Bunlardan ikisi, İbrahim Nowfal (24) ve Javeed Baba (24) adlı mühendisler.
Peki ya diğer yedisi? Onlar Muhammed Abdul Ahad, eşi ve beş çocuğu! Ahad, ABD'de bilgisayar mühendisliği alanında yüksek lisans yapmış ve 10 yıldan fazla orada yaşamış.
Adam, onca eğitim ve çalışmadan sonra, yeni bir yaşama yelken açmaya kalkışıyor. Hem de 46 yaşındayken!
Sosyal meseleler tek nedene indirgenemez. Ancak adaletsizlikten söz etmeyen bir yaklaşım... İntihar bombacısının davranışını açıklamada yetersiz kalacak, şiddeti şiddetle bastırmaktan başka çare bulamayacaktır.