Kısa adı Fatih Projesi olan "Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi Projesini" ilk duyduğumda çok sevinmiştim.
Bütün sınıflar en az bir dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı ve akıllı tahta ile donatılacaktı...
Ayrıca her öğrencinin bir tablet bilgisayarı olacak, eğitim ve öğretim onun yardımıyla ve onun üzerinden yapılacaktı.
Fatih Projesi, AK Parti dönemindeki en önemli projelerden biridir. Bir İstanbullu olarak, mesela metrodan, tramvaydan, metrobüsten bol bol yararlansam da... Türkiye açısından Fatih Projesi hepsinden önemli... Çünkü körpe beyinleri geleceğin dijital dünyasına hazırlamaya yarıyor...
Ancak... Geçen gün Milli Eğitim Bakanlığı'nın yasaklardan ve cezalardan oluşan "Okullarda Cep Telefonu Kullanımı" başlıklı genelgesini okuyunca... Bu zihniyetle Fatih Projesi'nden öngörülen sonucun alınamayacağını düşündüm. Sebebini anlatmaya çalışayım:
Dijital teknoloji, mantığı gereği sürekli genişler. Bunun sonucu olarak, hayatımızdaki her türlü ses, yazı, görüntü ve komut dijitalleşir.
Dijital teknolojinin bu süreçte yararlandığı en önemli araç cep telefonu... Buzdolabından kombiye yakında bütün "eşyalar" internete bağlanacak ve cep telefonlarıyla uzaktan yönetilecek.
Dolayısıyla cep telefonunu, Fatih Projesi'yle bütünleştirmek yerine, eğitim sisteminin dışında bırakmaya kalkışmak, aslında çağı anlamamaktır.
Halbuki tam tersini yapmak... Cep telefonunu, Fatih Projesi teknolojileriyle birlikte, eğitim sisteminin tam göbeğine yerleştirmek gerekir.
25 bin dolar hayali
Dün bizim gazetenin ekonomi bölümünde MÜSİAD'ın Katar Fuarı'na özel sayfalar ayrılmıştı. Bence en önemlisi şu başlıktı: "Orta gelir tuzağından ileri teknoloji kurtaracak."
Peki, Türkiye'nin bacağını orta gelir kapanından kurtarıp milli geliri 25 bin dolara yükseltecek o ileri teknolojiyi kim üretecek?
Eğer "Yüzyıllardır yaptığımız gibi onu da dışarıdan alırız" diyorsanız... Şimdiden geçmiş olsun. Çünkü mümkün değil. Ancak ileri teknolojiyi kendin üretirsen, milli gelirde gerçek anlamda yükselme sağlarsın.
O halde tekrar soralım: İleri teknolojiyi kim üretecek? Milli Eğitim bağlamında cevap ortada: Yukarıda sözünü ettiğim körpe beyinler... Nereden biliyoruz? Çünkü dijital âlemde kayda değer buluşlar yapma yaşı 15'e düşmüş durumda. Ve daha da iniyor...
Hal böyleyken... Cep telefonunu yasaklarla ve cezalarla eğitim sisteminden uzak tutmaya çalışmak, aymazlıktan başka bir şey değil.
Fatih Projesi'nin ruhunu kavramış hiçbir eğitimci, hiçbir siyasetçi, hiçbir bürokrat, cep telefonunu sistemin dışına atmaz.
Doğru şıkkın baştan belli olduğu test sistemi yerine... Doğrunun öğrenci tarafından kurulacağı, açık uçlu cevaplara geçmemiz gerekiyor...
Eskiden ileri ve yenilikçi eğitim kurumları, "kitapların açık" ve "hesap makinesi kullanımının serbest" olduğu sınavlar yapardı.
Bugün ise tablet ve cep telefonu kullanımının serbest olduğu sınav sistemlerine geçmemiz şart...
Şu yaşadığımız alacakaranlık dönemi elbet bitecek ve ortalık aydınlanacak... Peki ama güneş kimi ısıtacak? İcatçıları mı, yoksa ithalatçıları mı? İşte bütün mesele bu!