Rivayete göre Fatih Camii müezzinlerinden Hattat Hafız Ahmed Kefevi, 1614'te, iki minareli bir camiyi resmeden çalışmasını I. Ahmed'e sunar... Eserin özelliği, iki minare arasına dini mesaj yazılmış olmasıdır.
Padişah bu fikri çok beğenir ve dini adaba uygun olmak şartıyla, ramazan, bayram ve kandillerde camilere uygulanmasını ister.
Böylece ilk "mahya" 1617'de Sultanahmed Camii'ne yapılır. Sonra da diğer camilerde ışıldamaya başlar.
Rivayet böyle ama bir de gerçekler var: 1578'de İstanbul'a gelen Alman bilimci Scheigger'in seyahatnamesinde... İki minare arasına yazılmış mesajı gösteren bir resim yer almakta. (İstanbul Ansiklopedisi)
Scheigger üç yıl kaldığına göre, 1581'de İstanbul'da en az bir mahya vardı. Neyse... Mahyaların renkli tarihine yine döneriz.
Padişahım çok yaşa!
Konumuz mahya-siyaset ilişkisi... "Dini adaba uygun olsun" şartını takan kim? 'Siyaset' isimli pisboğaz canavar, her şeyi yediği gibi mahyaları da midesine indirdi. İşte birkaç örnek...
Bir zamanlar mahyalara benzeri türde mesajların yazıldığını sanırdım: Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan, Ya Allah Ya Muhammed, Şefaat Ya Resulullah, Müminler Kardeştir, Sevelim Sevilelim gibi...
"Var Ol İnönü" mahyasının fotoğrafını ilk gördüğümde ise dumura uğramıştım! Sonra diğerleri geldi: Atatürk... Para Biriktir... Cumhuriyet Fazilettir... Bunlar, Tek Parti rejimini pekiştirmek için dini kullanan mahyalardı.
Eğer tarihte yolculuk yapıp Tek Parti yöneticilerine "bu ne iştir birader" diye sorsaydık... Herhalde şöyle cevap verirlerdi:
"Ne olmuş yani? Mesela II. Abdülhamid döneminde 'Padişahım Çok Yaşa' yazılırdı. Hatta bir keresinde başka şey yazılmıştı da, Zaptiye Nazırı bütün mahyacıları sorguya çekmişti. Ya, na'ber!"
Tek Parti dönemi çoktan bitti. Ama mahyalara siyaset bulaştırma hevesi bitmedi.
Örneğin Vesayet'in henüz sürdüğü 2009'un İstanbul'un Kurtuluşu (6 Ekim) gününde, büyük camilere ulusalcı sloganlar taşıyan mahyalar asılmıştı:
Ne Mutlu Türküm Diyene, Önce Vatan, Ordumuza Şükran Borçluyuz, Milli Birlik Esastır vd...
Bitti mi? Ne gezer! Mesela geçen Miraç kandilinde bir belediye başkanı, hareketli mahya yaptırmıştı.
Buraya kadar sorun yok. Ancak "Kandiliniz mübarek olsun" mesajının ardından, başkanın adı yazılıydı. Yani Başkan reklamını mahyayla yapıyordu.
Versin parasını!
Bu yazıyı, "İtirazım var" diye bitirmiştim. Vazgeçtim. Anlaşılan o ki siyaset canavarı dini değerleri çiğnemeye devam edecek.
O halde bir önerim var: Yok öyle dini beleşe kullanmak. Madem siyaset canavarı reklamını yapmaya pek hevesli. Versin parasını!
Önce çok sesli bir kurul mesajları belirlesin. Kalburüstü vatandaş Ahmet, "Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun" mesajını mı seçti? İmza bölümüne adı yazılsın: İstanbul Milletvekili Ahmet Mehmetoğlu.
Diyelim ki Eminönü Yeni Cami'de hareketli mahyada, mesajın tek geçişi bin lira olacak. 10 kere geçerse 10 bin lira.
Buna karşılık Ortaköy Camii'nin mahyası hareketsizse, onun fiyatı daha hesaplı olur. İftardan sahura kadar yanması 50 bin lira.
Velhasıl siyaset canavarının hakkından gelse gelse kapitalizm canavarı gelir.