Dolmuş şoförünün, "Abi sence siber saldırı olabilir mi" diye sorması, ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti! Sebebini anlatmaya çalışayım:
Türkiye'nin tamamını etkileyen büyük elektrik kesintisi elbette hepimizin canını sıktı. Bu satırlar yazılırken, çöküşün nedeni henüz kesinlik kazanmamıştı. (Aslında bellidir.Gerçeği yakında öğreniriz.)
Ancak şoförün "siber saldırı" kavramını kullanması kayda değer. Demek ki bu önemli kavram, sokaktaki vatandaşın ilgi alanına girmiş.
Bizdeki kahramanlık ve şehitlik edebiyatı, kara savaşı üzerine kuruludur. Gençlere, göğüslerini düşman kurşunlarına siper etmesi söylenir.
Dedeleri Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda böyle yapmıştır.
Köroğlu, "Delikli demir (tüfek) çıktı mertlik bozuldu" demişti. Bilgisayar çağında ise tüfek çoktan demode oldu. Bakmayın siz konvansiyonel savaşlara... Onlar gariban işi.
Ortadoğu semalarında uçurulan dronlar (insansız savaş uçakları) nereden idare ediliyor biliyor musunuz? Taa 10 bin kilometre ötedeki ABD askeri üstlerinden!
Biz hâlâ, "Benim iman dolu göğsüm var" diyerek böbürlenelim. Dron operatörü uydudan gelen veriler ve anlık görüntü geçen kameralar sayesinde hedefi buluyor. Düğmeye basıyor. Güm! Bitti...
Casuslar cebimizde
Modern savaşın bir de kansız şekli var: Siber Savaş (Siber Terörizm de deniyor.) Bu savaş, cep-telefonları dahil, aklınıza gelecek her türlü elektronik araçtan yararlanılarak yapılıyor.
Siber savaş iki boyutlu: Bilgi toplama ve sabotaj. Amaç genellikle "düşmanı" öldürmek değil, gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi hareketsiz hale getirmek...
Türkiye'nin neredeyse tamamında elektrik kesildiğinde neler olabileceğini geçen gün gördük. Sorun saatler içinde çözüldü. Peki ya günlerce sürseydi? Doğacak zararı ve karmaşayı düşünebiliyor musunuz?
Savaş planlarınız ne kadar zekice olursa olsun... Karşı tarafın eline geçtiğinde bir anlamı kalmaz! Eskiden casuslar kullanılıyordu. Artık her bilgisayar, her cep telefonu, her televizyon casus haline getirilebilir. Üstelik çalınmalarından çok daha vahim bir durum var: Çalındıklarının bilinmemesi!
Peki, Batı'da 1980'lerden itibaren konuşulmaya başlanan siber savaş kavramı, Milli Güvenlik Kurulu gündemine ilk kez ne zaman alındı biliyor musunuz? Ekim 2010'da yapılan toplantıda!
Sahiden güvende miyiz?
"Asker tedbirini çok daha önce almıştır" diyeceksiniz ama "savaş" kelimesi sizi aldatmasın. "Siber Terörizm" diye düşünün... O vakit kapsama alanı muazzam genişliyor.
Sadece hasım devletlerden değil, büyük şirketlerden ve bilgisayar korsanlarından da gelecek saldırılara karşı... Bankalarımızın, borsamızın, elektrik ve su şebekemizin, havaalanı kontrol sistemlerimizin güvende olduğuna yüzde yüz emin miyiz? Ağustos 2012'deki MGK kararına göre... Ulaştırma Bakanlığı ile TÜBİTAK birlikte "Siber Güvenlik Merkezi" kuracaktı. Sahi ne oldu o proje?
Özetin özeti: Artık savunma, cesur göğüslerle değil, eğitimli beyinlerle yapılıyor. Peki, Yükseköğretim Kurulu Başkanı'nın ifadesiyle vasatın altındaki bir akademik ortamla bu mümkün mü? Ben sormuyorum, dolmuş şoförü soruyor.