Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Şeker: Melek miyoksa şeytan mı?

Tartışma hepimizi ilgilendiriyor: Ezber bozan tavsiyeleriyle medyada sıkça yer alan Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Canan Karatay, her fırsatta "Şeker yemeyin" diyor.
Hatta Karatay oğlu Mehmet Rahmi'yi "şekersiz" yetiştirdiğini söylemişti: Dondurmasız, pamuk helvasız, pastasız geçen bir çocukluk... (Bu tarz beslenme, jeoloji doktorasını İngiltere'de yapmasına engel olmamış.)
Duyduğumuzda üzülmüştük. Ne de olsa tatlı yiyecekleri her çocuk sever. Canan Hanım oğlunun gizli gizli lolipop yemesini acaba nasıl engellemişti? Neyse...
Geçen gün Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan Prof. İrfan Erol, Karatay'a karşı çıktı: "Onu yemeyin, bunu yemeyin, demek yanlıştır. Her besinden yemeliyiz. İnsanın şekere de ihtiyacı var. Beyin glukozla çalışır."
Karşımızda birbirine zıt iki görüş var: Biri "şeker yemeyin" diyor, diğeri "yiyebilirsiniz"... Hangisi daha makul?
Önce Dünya Sağlık Teşkilatı'na (WHO) kulak verelim. Mart 2014'te teşkilat, "Şeker tüketimini yarıya indirmeliyiz" açıklaması yaptığında, şeker karşıtları dalga geçmişti: "Uyan da balığa gidelim. Bunu söylemek için 10 yıllık çalışma mı gerekirmiş?"
Aslında böyle laflar etmek kolay değil. Çünkü devasa bir şeker ekonomisi var dünyada: Çiftçiler şeker pancarı ve mısır yetiştiriyor. Bunlar marketlerde şekerleme, gofret, meyve suyu, kola ve daha yüzlerce ürün olarak karşımıza çıkıyor.
Hükümetler ve halklar, WHO'nun tavsiyesini tam olarak uygulasa, şeker ekonomisi gümbürder: İflaslar, işsizlik, vs.

Eskiden şeker mi vardı?

Beynin şekere ihtiyaç duyduğu doğru... Ancak hangi şeker? Marketten aldığımız şekere ve şekerli-tatlı yiyeceklere değil...
Eğer gerçekten öyle bir ihtiyaç olsaydı, ilkel insanlar hayatta kalamazdı. Halbuki Amazon ormanlarının derinliklerinde yaşayan, medeniyetin şekeriyle tanışmamış yerlilerin incelenmesi, beyin dahil vücutlarının sapasağlam olduğunu gösterdi. (Üstelik şişman da değiller!)
Peki, bu nasıl oluyor? Nedeni basit: Çünkü şeker sadece şekerli ürünlerde bulunmuyor. Meyve ve sebze gibi insanlığın binlerce yıldır tükettiği doğal gıdaların çoğunda şeker var.
Örneğin üzüm, incir ve muzda, diğer meyvelere kıyasla bol şeker bulunuyor. Patates, mısır, bezelye şekeri bol sebzelerden...
Berlin
'de Sauvage (Vahşi) adlı bir lokanta var. Sauvage, müşterisine Taş Devri tarzı yemekler sunan bir "paleo" restoran. Menüde, "tatlılar" dahil, rafine şeker, tahıl, gluten içeren yemek bulunmuyor.
Buna fantezi diyorsanız, buyurun ABD'ye gidelim. Aşırı şişmanlığın adeta salgın haline geldiği bu ülkede şeker karşıtı birçok kampanya yapılıyor.
Şeker bağımlılığı
çocukken başladığı için... Mesela gazlı içeceklere ve meyve sularına koyulan şekerin üçte bir oranında azaltılması talep ediliyor. Medya bu tip haberlerle dolu...
Evet, bağımlılık yapıyor!
Şeker, keyif verici serotonin hormonunun salgılanmasına yol açıyor. Etkisi geçtiğinde insan o keyfi yeniden yaşamak istiyor. Bu yüzden, uyuşturuculara atıfla şekere "beyaz, saf ve öldürücü" deniyor.
Şişmanlık bizde de artıyor. Her yüz kişiden 15'i diyabet hastası. İlk adım olarak, çaya iki yerine tek şeker atmaya başlayın, derim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA