Sanat deyince çoğumuzun aklına hemen güzellik geliyor. Güzel bir yüz, güzel bir manzara, güzel bir heykel... Ayrıca uyumlu renkler, hoş desenler...
Halbuki modern sanat gösterdi ki bir eserin illa da bu anlamda güzel olması gerekmiyor.
Şu sıralar İstanbul Modern müzesinde, Mehmet Güleryüz sergisi var. Sanatçının dünden bugüne yaptığı resimlerden başka, heykel ve desenlerini de görmek mümkün.
Bence Türkiye'nin (yaşayan) en iyi ressamı olan Güleryüz (d.1938) yukarıda anlatmaya çalıştığım anlamda "güzelin ressamı" değildir. Resimlerinde çirkinlik, şiddet ve çıplaklık sıkça kullanılan temalar... Niye? Acıdan zevk almak için mi? Elbette değil.
Kabul edelim: Örneklerine son zamanlarda bolca rastladığımız gibi... İnsan, iyiliğin yanı sıra, benliğinde kötülüğü, çirkinliği, bayağılı, yırtıcılığı barındıran bir canlı...
Güleryüz de resimlerinde işte bu yönümüzü yansıtıyor. Bize 'kötüyü' anlatıyor.
Güleryüz bugün en çok kazandıran sanatçılardan biri. Elinde tablosu olanlar yaşadı. Ancak bu aşamaya gelmesi kolay olmadı Güleryüz'ün... "Güzele ve iyiye" alışmış piyasanın, "çirkini ve kötüyü" resmeden bu çalışmaları kabullenmesi zaman aldı.
Gerçeği olduğu gibi kabullenmek kolay mı sanıyorsunuz?