Bizim gazetede bir tartışmanın haberini okudunuz dün. Önce onu özetleyeyim:
Hani Japonya ile Türkiye nükleer santral anlaşması imzaladı ya... İşte o konuda Şahin Alpay, "Anlaşmada öyle bir madde var ki... Türkiye buradan hareketle nükleer bomba yapacak" diye yazdı özetle.
Enerji Bakanı Taner Yıldız o yazıya bozuldu. Ve şöyle dedi: "Bunu diyen Türk mü? Hem zaten biz o maddenin benzerlerini, ABD; Kanada, Rusya, Fransa ile yaptığımız anlaşmalara da koyuyoruz."
İşin ilginç tarafı; bu tartışma aslında Türkiye'nin tartışması değil. Anlatayım...
Tamam, Türkiye'de nükleer enerji santrallarına ve nükleer silahlara karşı olanlar var. Ancak bu kesimlerin ikna gücü şimdilik gayet cılız...
Buna karşılık ülkemiz nükleerci vatandaş dolu. "Nükleer santralımız olsun, nükleer bomba yapalım; dünya bizden korksun" diyecek sürüyle insan var etrafta.
Soracaksınız: "Esas olarak bizim değilse, kimin tartışması bu?" Tabii ki Japonların...
Biliyorsunuz İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru Japonya yenilmişti ama teslim olmuyordu. Hem savaşı bir an evvel bitirmek, hem de elindeki yeni silahı denemek için Hiroşima ve Nagazaki kentlerine birer atom bombası attı ABD...
Japonya kısa sürede teslim oldu ama bombaların sonuçları felaketti. Mesele sadece ölü ve yaralı sayısı değildi. Kuşaklar boyu sakat çocuklar doğdu.
Bu nedenle Japonya'da nükleer silahlara karşı güçlü bir muhalefet var. Türkiye'nin isteğiyle anlaşmaya böyle bir madde konunca, Japon nükleer muhalefeti , "Hani nükleer silahlara karşıydık" diye ayağa kalktı.
Olay bu.
Not 1: Merak edenler tartışmayı, ünlü Japon gazetesi Asahi Shimbun'un İngilizce sitesinden okuyabilir.
Not 2: Dünyanın her yerinde nükleer karşıtlığı ciddi bir politik çizgidir. Bunun ne Türklükle alakası var, ne de Cemaatle.