Siyaset nedir? Bu soruya verilen en ilginç ve en önemli cevaplardan biri şöyle: Siyaset dost-düşman ayrımı yapmaktır. (Carl Schmitt)
Dost derken kasıt, ilanihaye sürecek bir yakınlık değil elbette. Geçici olduğu açıkça ilan edilen bir ortaklık da dost tabirine dahil burada.
Düşman da öyle: Bazen yok edilmesi gereken bir düşman, bazen barışılması gereken bir hasım, bazen de sadece bir rakip...
Siyasetçi olaylara hukukçu, ekonomist, din adamı veya sanatçı gözüyle bakmaz. Bir duruma dost-düşman ayrımı yapmak üzere bakar.
Yani siyasetçinin ilk sorusu... "Adaletli mi", "Kaç para", "Dine uygun mu" veya "Güzel mi" değildir.
Siyasetçi öncelikle "Kim yaptı" diye sorar ki yapan, dost mu, düşman mı anlasın... Başka bir deyişle "bizden" mi, "onlardan" mı?
Siyasetin bu tanımı kavrandığı an...
Başbakan Erdoğan'ı da anlamak gayet kolaylaşıyor. Çünkü Erdoğan bir siyasetçi olarak temel meselelere bu tanımdan bakıyor.
Kuklacıların karargâhı
Örneğin 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu... Bu olay AK Parti ve Hükümet'teki çürük elmaların bir kısmını ortaya çıkardı.
Başbakan bunu görmedi mi? Elbette gördü. Ama aynı zamanda operasyonun kendisine karşı yapıldığını da gördü.
Ve mücadeleye başladı.
Ben, Başbakan'ın "darbe" dediği 17 Aralık'ın, sadece ve sadece Gülen Cemaati'yle ilgili olduğuna hiç inanmadım.
İşin içinde Cemaatçiler var elbette ama başkaları da var.
Nitekim 17 Aralık'ın ardındaki diğer saklı aktörler yavaş belirginlik kazanıyor:
Siyasi IQ'su gayet yüksek olan Abdullah Öcalan, o aktörleri şöyle tanımlıyor: "Londra merkezli bir sermaye grubu, İsrail lobisi, Chicago'dan bir sermaye grubu ve Utah'taki bir akademi."
Kenti 'Sağlam İrade' afişleriyle donatan Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan ise şöyle bir 'profil' çıkarıyor: "Dubai'de karargâh kuran, Arapların parasal ve doğal kaynaklarını yöneten İsrail, ABD, Neoconlar, İngilizler..."
Dikkat ederseniz, çıkarları ve bakış açıları çok farklı bu iki sima, aynı aktörleri işaret ediyor.
El Kaide adı geçerse...
Dün önemli bir olay daha oldu: İstanbul dahil altı ilde birden, El Kaide'ye yönelik olduğu belirtilen bir operasyon başladı.
Bence El Kaide kelimesi geçen her olay gibi bunu da dikkatlice takip etmek gerekiyor. Çünkü... Batı medyası Ankara'yı epeydir, Suriye iç savaşında El Nusra gibi El Kaide'nin uzantısı olan grupları desteklemekle suçluyor.
Bizim Hükümet ise tabii ki bunu sürekli yalanlıyor.
O halde operasyon, 17 Aralıkçıların yeni bir hamlesi olabilir. Nasıl mı? Sunuluş şekline bağlı... Faraza operasyonda yakalanan şahısların, "Türkiye bize yardım ediyordu" dediğini, bunun da medyaya yansıtıldığını düşünün.
Elçilikler ve dışişleri çevirmenleri niye var? Bu tip bilgiler anında Washington'a, Londra'ya, Paris'e, Berlin'e ulaşıyor. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını.
Bu şartlar altındaki bir siyasetçi, "Yapan kim; dost mu, düşman mı" diye sormadan durabilir mi?