Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Dehşetengiz senaryo

Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun perde arkasını aralamak isteyenlerin en çok kullandığı kavramlardan biri "okyanus ötesi"...
"Okyanus ötesi" kavramı kullananlar, iki aktöre aynı anda işaret ediyor. Bu aktörlerden birisi ABD'de yaşayan Fethullah Gülen...
Hocaefendi'nin ABD'de ikamet etmesi önceleri zorunluluktu. Çünkü hakkında suçlamalar vardı. Ancak Gülen hep- sinden beraat etti. O zamandan beri bu ikamet hali zorunluluk olmaktan çıktı, bir tercih haline geldi.
Not: Her ne kadar Gülenciler, "Hocamız fitneye yol açmamak için Türkiye'ye dönmüyor" dese de, Gülen politika icabı gelmiyor. Kimse "Ne politikası; o bir din adamı" demesin. Politika illa da siyasi partiyle yapılmaz. (Benim bakışım böyle.)

Sam Amca faktörü
Ancak "okyanus ötesi" kavramının işaret ettiği ikinci bir aktör daha var: ABD... (Tam bu noktada sorulabilir: "Hangi ABD; Obama mı, Neoconlar mı?" Ama bunu şimdilik geçelim.)
Ankara'nın izlediği çeşitli politikaların, ABD'yi rahatsız ettiğini biliyoruz. Bunlardan birkaçını saymadan önce uyarayım: Gerçeklerden değil, algılardan söz ettiğimizi unutmayın...
Suriye'de ABD'nin karşı olduğu muhalif grupların da desteklenmesi.
Çin'den füze alımı.
İran yanlısı Irak federal hükümetine rağmen, Kuzey Irak Kürtleriyle yapılan petrol anlaşmaları.
İran'la ticaret meselesi. (Bunun ayrıntıları için bakınız bizim Ekonomi sayfaları.)
Bütün bunların ve daha da fazlasının farkında olan Hükümet cenahı kabaca şöyle düşünüyor:
"ABD, Başbakan Erdoğan'dan kurtulmak istiyor... Bu amaçla onu zor durumda bırakacak... Peki, bunu nasıl yapacak?
Eskiden askeri kullanırdı. Ancak asker denklemi terk etti.
PKK'yı kullanırdı; barış süreci onu alet olmaktan çıkardı.
Büyük sermayeyi (faraza Koç Grubu) ve modernleri kullanırdı ama onlar kontrol altında.
Geri ne kaldı?
Cemaat... Devletin çeşitli kurumlarında kadroları olan Cemaat, ABD tarafından kullanılabilir."

Pasif bir konuma itilmek
Gerçek bu mu?
Bilmiyorum. Ancak Hükümet cenahının böyle düşündüğünü kuvvetle tahmin ediyorum.
Üstelik yeni bir gelişme değil sözünü ettiğim... Epeydir böyle düşünüyor Hükümet cenahı: Aksi halde mesela 2010 Referandumuna kadar desteğini gördüğü Cemaatin kadrolarını temizlemek için uğraşmaz veya dershane kapatma hamlesine girişmezlerdi.
Peki, "Erdoğansız AK Parti formülü" nedir? O da okyanus ötesiyle bağlantılı: Başbakan Erdoğan'ın, Çankaya'nın bugünkü yetkileri değiştirilmeden cumhurbaşkanı olması. Yani pasif bir konuma itilmesi...
Sanırım buraya kadar epey tutarlı bir senaryo oluşturduk. Hükümet cenahı operasyonu bu biçimde algılıyor. Yani saldırı altında olduğunu düşünüyor.
Bu durumda ne yapacak? "Karşı saldırıya geçecek" diyeceksiniz. Elbette öyle yapacak. Ancak ortada deliller, iddialar, suçlamalar var. Bunların üzerine gidilmediği takdirde, Hükümet cenahı ve AK Parti ciddi biçimde töhmet altında kalacaktır.
Peki ya çıkış yolu? Benim bir önerim var. Onu da yarın konuşalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA