Bu millet adam olmaz, diyeceğim. Kızacaksınız. O halde şunu bana açıklayın: Şu anda yürürlükteki Seçim Kanunu'na ve Siyasi Partiler Kanunu'na bütün partiler az ya da çok karşı değil mi?
Mesela Seçim Kanunu... Herkes bir biçimde değiştirmek istiyor mu? İstiyor. Yüzde 10 barajından en çok yararlanan AK Parti bile barajı indirmekten söz ediyor mu? Ediyor.
O halde söyleyin: Siyasetçiler bu kanunu niye değiştirmiyor?
Hatırlayın: Başbakan Erdoğan eylül sonundaki demokratikleşme paketini açıklarken, "Gelin şu Seçim Kanunu'nu da değiştirelim" demişti. Hangi parti harekete geçti? Hiçbiri. Hepsi duymazdan geldi.
Başbakan'ın önerilerini hatırlayalım:
1) Mevcut kanuna dokunmadan, yüzde 10 barajıyla devam edelim...
2) Daraltılmış Bölge sistemine geçelim. Her bölgeden 5 milletvekili seçilsin; baraj ise yüzde 5 olsun...
3) Dar Bölge sistemine geçelim. Her bölgeden bir kişi seçilsin, baraj da olmasın...
İşte alternatifler... Tartışın. Birini seçin. Yenisini önerin. Hayır, tık yok!
Evdeki hesap çarşıya uymaz
Partilerin dert etmediği işi, Sabancı Üniversitesi bünyesindeki İstanbul Politikalar Merkezi yapmış.
İPM'den Fuat Keyman ile KONDA'dan Tarhan Erdem ve Bekir Ağırdır'ın çabalarıyla, ilgili kişiler (parti temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, vs.) bir araya gelip meseleyi tartışmış.
Sonuçta ortaya çıkan önerileri, "Türkiye'nin Demokratikleşmesi İçin Kapsamlı Bir Siyasi Parti ve Seçim Sistemi Referandumu Önerisi" başlığı altında toparlamışlar.
Rapor İstanbul ve Ankara'da basına açıklandı. Ben İstanbul'daki toplantıya gittim. Zihin açıcı konuşmalar ve tartışmalar oldu. (Kalp ameliyatı geçiren Tarhan Bey maalesef gelemedi.)
Başbakan Erdoğan seçim kanunuyla ilgili şıklar sunduğunda... En katılımcı alternatifin Dar Bölge olduğunu yazmıştım. Ayrıca seçim iki turlu yapılacaktı ki o bölgede yüzde 51'in isteği tam olarak ortaya çıksın.
Tabii her sistemin olumsuz yanları var... Rapordan ve konuşmalardan hareketle bir örnek vereyim:
Dar Bölge sistemi, Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan merkeziyetçiliği azaltıp yerel siyaseti güçlendiriyor... Seçmen ile siyasetçi ilişkisini yüz yüze hale getiriyor.
Ne güzel değil mi? O çok yakınılan baraj da olmadığına göre, hemen İki Turlu Dar Bölge'ye geçelim. Gayet demokratik bir ülke olalım. Ama kazın ayağı öyle değil:
1) Bu sistemde, bazı küçük partiler, daha da küçülüyor veya siliniyor (örneğin MHP)...
2) Paralı ve nüfuzlu kişiler seçiliyor. Parti başkanıyla çalışacak uzmanlar veya azınlıkta kalanların sesini duyuracak nitelikli kişiler (örneğin görme engelliler) Meclis dışında kalıyor.
3) Erkek egemen toplum, kadınları saf dışı bırakıyor. Nüfusun yüzde 50'sini oluşturan kadınlar, bu sistemde şimdiki kadar bile seçilemiyor.
Zaten bu yüzden, Dar Bölge yanlıları aynı anda mesela 100 kişilik Türkiye Milletvekilliğini de öneriyor ki yukarıda bazılarını saydığım olumsuzluklar aşılsın.
Seçim Sistemi önemli konu... Önümüzdeki günlerde devam edelim.