Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Gökyüzündeki kurtlar sofrası (3)

Ve nihayet geldik gökyüzündeki kurtlar sofrasına... Geçen iki yazıda anlattıklarım hep buna hazırlıktı. Olay şu: Havayolu taşımacılığında baş döndürücü gelişmeler oluyor. Yolcu sayısı her geçen yıl artarken, şirketler de bu talebi karşılayabilmek için uğraşıyor.
Kapitalizm
öyle bir sistem ki... "Şöyle durup biraz dinleneyim" diyemiyorsunuz. Çünkü durmak, gerilemek demek... Rakipleriniz kısa süre sonra müşterinizi elinizden alıveriyor.
Bu yüzden rekabette geri kaldığını gören havayolu şirketleri, birleşme yoluna gidiyor. Mesela daha geçenlerde American Airlines ile US Airways şirketleri birleşti. Daha önce de Delta ve United havayolları birleşmişti.
Benzeri bir süreç Avrupa'da da yaşanıyor. Avrupa Birliği'ni yönlendiren üç büyük ülkenin havayolları (Lufthansa, Air France ve British Airways) çevrelerine diğer havayollarını toplayarak güçleniyor. (Mesela biz de, Lufthansa öncülüğündeki Star Alliance'ın üyesiyiz.)
Bu arada, çeşitli nedenlerden dolayı dışarıda kalanların yakında kapılarına kilit vuracağı veya yok pahasına satılacağı söyleniyor (mesela İtalyan Alitalia...)

Stratejik sektör
Peki, bu bağlamda THY ne durumda?
Buna cevap verebilmek için önce bir noktanın altını çizmek gerekiyor:
Birçok devlet, bizde olduğu gibi, başta güvenlik kaygılarıyla, stratejik sektör olarak gördüğü için havayollarını destekliyor. Bölgede etkin ülke olacaksan, havayolların güçlü olacak.
Bu destek imtiyazlar tanınarak yapıldığı gibi, icabında istihbarat servisleriyle de yapılıyor.
Hamdi Topçu ilginç bir örnek verdi: Polonya Havayolları, THY'ye, "Gelin, bizim şirketi siz yönetin" diyor. Bunun üzerine hazırlıklar yapılıyor. Son aşamaya geliniyor.
THY yönetimi, "Bunun AB mevzuatındaki yeri nedir, bir bakalım da sonra başımız ağrımasın" diyor. Bakılıyor ki AB mevzuatına göre mümkün değil. Çünkü mevzuat, AB üyesi olmayan bir ülkenin şirketine, yönetme izni vermiyor.
Çaresiz Polonyalılara, "Kusura bakmayın" deniliyor. Başbakan da dahil, Polonyalı siyasetçiler şaşırıp kalıyor.
Yani gümbürdemekte olan bir havayolluna para yatırabilirsin ama AB'den değilsen yönetime dokunamazsın.

Kuşbakışı Afrika

Biz AB üyesi değiliz ama başka avantajlarımız var. Mesela İstanbul öyle bir konumdaki... Üç saatlik, beş saatlik uçuşlarla çok önemli merkezlere ulaşılabiliyor. Ayrıca fiyatlarda rekabet edebilecek durumdayız.
THY'nin yatırım yaptığı bir yer de, yakında tamamına uçacağı Afrika ülkeleri. Hammadde zengini olan Afrika kıtasının cazibesi daha da artacak.
Çin, Avrupa ve ABD fena halde kapışacak. Bu nedenle THY'nin Afrika'da olması fevkalade önemli...
Yani THY'nin kurtlar sofrasındaki yerinde bir sorun bulunmuyor. Keskin rekabete dayanmaktan öte, öne de geçiyor.
Ama tabii bugünü değil yarını düşünmek gerek: ABD ile serbest ticaret anlaşmasına gitmekte olan Avrupa Birliği gibi büyük bir yapının parçası olmazsak... Ne yapmak gerekiyor?
Bu soru sadece THY'yi değil, Türkiye'yi ilgilendiriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA