Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Zenginden daha çok vergi almanın sosyal psikolojisi

Bir arkadaşım telefonda sordu: "Piyasada rakı üreten kaç şirket var?" Ne bileyim ben! Tahminimi söyledim: "Dokuz-on tane filan vardır..."
İkinci soru: "Sıklıklı alışveriş yaptığın markette bunlardan kaçının ürünü satılıyor?" Şöyle bir düşündüm: "İki firmanın, toplam altı-yedi markası oluyor..."
Arkadaşım son bir soruyla telefonu kapattı: "Sence bu işte bir tuhaflık yok mu? Diğerleri nerede peki?" Sahi ya... Diğerleri nerede?
Bu noktada perakende sektörünü bilen bir dostun anlattıklarını hatırladım: "Büyük market zincirleri raflarını satıyor. Yani malının rafta yer alması için hava parası gibi, raf parası veriyorsun."
Bunu biliyordum. "Bitmedi ki..." demişti: "Parasını bastırırsan, başka bir markanın markete girmesini engellersin..."
İşte sorunun cevabı: Piyasada sekiz üretici firma var ama bunların sadece ikisinin rakıları büyük marketlerin raflarında yer alıyor.

Kapitalizmi kurtaralım!
Olay şu: Sermayesi güçlü, satışları fazla olan şirket... Hemen tekelci bir tavır alarak, rakiplerini piyasa dışına atmaya çalışıyor.
Atamasa bile eziyor.
Bana inanmıyorsanız... Garanti Bankası'nın davetlisi olarak nisanda Türkiye'ye gelen Hintli iktisatçı Raghuram Rajan'a kulak verin. Tıpatıp aynı sonuca varıyor.
Dikkatinizi çekerim: Bunu söyleyen Prof. Rajan... Solcu bir iktisatçı değil... Serbest piyasa ve serbest rekabet yanlısı fikirleriyle ünlü Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde hoca... IMF'nin gelmiş geçmiş en genç baş iktisatçısı unvanını kazanmış bir uzman.
Adam, "Kapitalizmi kapitalistlerden kurtarmamız gerek" diye kitap yazmış; daha ne desin?
Kapitalizmi kimlerden kurtaracağız? Tekelcilerden! Niye? Çünkü tekelciler, serbest rekabeti katlederek gelişimi sekteye uğratıyor: Tekelci piyasalarda daha az buluş yapılıyor ve daha az istihdam yaratılıyor.

Depardieu yanlış örnek
Gelelim vergi meselesine: Zenginlerden daha fazla vergi alınması gibi ilk bakışta adaletsizlik olan bir uygulama, niye kitleler nezdinde kabul görüyor?
Çünkü sokaktaki vatandaş... Büyük paraların sadece emek harcayarak, fırsatları değerlendirerek veya buluş yaparak kazanılmadığını seziyor.
Müterakki vergi denilen... "Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan" sistemi, Fransız aktör Gerard Depardieu üzerinden tartışmak meselenin özünü gizliyor.
Çünkü Depardieu, "Her filmde ben oynayacağım" diyerek sinemada tekel kurmadı... Yani serbest rekabeti boğacak eylemlere girişmedi. (İmkânı olsaydı herhalde o da yapardı.)
Bu vergi meselesini, Depardieu gibi başarılı bir birey üzerinden değil... Rakiplerini piyasadan silmek için bin bir fırıldak çeviren... Siyasetçileri ve bürokratları da buna alet eden şirketler bağlamında tartışmak gerekiyor.
"Servet düşmanlığı" yapan memur kafalılar elbette var. Ama asıl mesele tekelci adaletsizlik.
Çağlar değişti ama halkın sevdiği atasözü değişmedi: "Fazla laf yalansız, fazla mal haramsız olmaz."
Not: Bu atasözünün, kurunun yanında yaşı da yaktığını unutmayalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA