Dünkü yazıda, özetle, Kandil'i yola getirecek olan Öcalan'dır, dedik. Kritik soru şu: Öcalan, PKK'yı hemen silahsızlandırmak ve komutanlarını dağıtmak ister mi?
Hemen cevap verelim: Hayır! Asla böyle bir şey yapmaz. Çünkü Öcalan'ın biricik sigortası örgüt... Neye karşı bu sigorta? Elbette devlete karşı...
Dünya tarihinde çok örnek var: Devletler verdikleri sözden dönüyor! Yani "sözde" söz veriyorlar ama ilk fırsatta cayıyorlar.
Peki, Ankara'nın tarihteki diğer mızıkçı devletlerden farklı olduğuna dair, elimizde herhangi bir garanti var mı? Yok.
Tam da bu yüzden Kürt milliyetçileri özerk bölge güvenliğiyle ilgili olarak, "öz savunma güçleri" diye bir tabir ortaya atmışlardı.
"Öz savunma güçleri" silah kullanmaktan başka bir mesleki becerisi olmayan PKK'lıların işe sokuldukları bir tür milis teşkilatı olmayacaktı. Aynı zamanda sözünden döneceğinden korktukları Ankara'ya karşı caydırıcı bir rol oynayacaktı.
Bir de şu da var: Türkiye'deki PKK'lıların, Kuzey Irak'a gönderilmesiyle, bir huzur ortamı yaratılacağı söyleniyor. Güzel.
Peki ya anlaşma olmazsa? İnsansız Hava Araçları gibi modern araçlarla denetlenen bir sınırdan tekrar girebilecekler mi?
Unutmayalım ki PKK'lılar çekildikten sonra geride bıraktıkları sığınakların birçoğu imha edilecek. Döndüklerinde yuvalanacak yerleri pek aza inmiş olacak.
Velhasıl: Öcalan, militanlarını, Irak'a göndermeyip, Türkiye içinde pasifleştirmeye çalışırsa, şaşmamak gerekir.
Tabii o zaman da bu militanlar, kışkırtma ve komplolara açık olacak. Her an barış sürecini baltalayıcı bir eylem yapabilecek.
Barış, savaştan daha zor!