Sevdiğiniz futbolcu, tekme yiyip, yerde kıvranmaya başladığında ne düşünürsünüz? "Keşke vücudu acıyı hissetmeseydi de... Hiçbir şey olmamış gibi maça devam edebilseydi..." der misiniz mesela?
Eğer öyleyse, "Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir..." sözü tam size göre: Beğendiğiniz oyuncuyu belki de ölüme gönderdiniz...
Çünkü acı çekmek iyidir!
Normal acılar, ağrılar, yanmalar insanın can sigortasıdır: Hayatta kalmamızı sağlar.
Tersi, ölüme davetiye çıkarır.
Kırık ayakla oyuna devam
İşte geçen hafta New York Times gazetesinin pazar dergisinde okuduğum çok ilginç bir örnek...
İlk bakışta 1999 doğumlu Ashlyn Blocker'ın yaşıtı Amerikalı kızlardan hiçbir farkı yok. Okula gidiyor. Klarnet ve gitar çalıyor. Aklı, mantığı, zekâsı yerinde.
Ama o apayrı birisi. Çünkü birkaç yüz milyonda bir görülen bir hastalığı var: Ashlyn Blocker acıyı hissetmiyor!
Annesi Tara ve babası John kızlarında bir tuhaflık olduğunu doğar doğmaz hissetmiş: Ashlyn ağlamamış!
Üstünde durmamışlar ama gariplikler artınca hayat onlar için zorlaşmaya başlamış: Bir keresinde düşmüş. Sonra kalkıp oynamayı sürdürmüş. O esnada ayak bileğini kırdığını ailesi iki gün sonra fark etmiş.
Ashlyn'in durumu ortaya çıkınca ailesi seferber olmuş. Mesela keskin kenarlı tüm mobilyaları elden çıkarmışlar.
Georgia eyaleti Patterson kasabasındaki okulunda ise Ashlyn'i izleme nöbeti konulmuş. Her gün birisi gözlerini ondan ayırmıyor. Düşerse, bir yere çarparsa hemen muayeneden geçiyor.
Yine de kazalar oluyor. Mesela mutfakta makarna kaynatırken elindeki kaşık dalgınlıkla suya düşürüyor. Boş bulunan Ashlyn, elini kaynar suya daldırıp kaşığı alıveriyor.
Bunu yaparken hiç acı çekmiyor ama eli kızarmaya başladığında durumu kavrayıp annesine haber veriyor.
Yakın akrabanla evlenme!
Ashlyn'in sorununu tıp biliyor. Teşhis: Doğuştan gelen acıya duyarsızlık... Neden: SCN9A genindeki bozukluk. Tedavisi: Henüz yok.
Rahatsızlığın genlerle ilgisini İngiliz genetikçi Geoffrey Woods buluyor: Yakın akraba evliliği yapmış olan Pakistanlılarda bu tip sorunlar sıkça görülüyor.
Mesela Lahor'da acıyı hissetmeyen bir erkek çocuk olduğu söyleniyor. Dr. Woods gittiğinde çocuğu bulamıyor. Çünkü:
Doğum gününde arkadaşlarına gösteri yapmak isteyen oğlan, tek katlı evlerinin damından aşağıya atlıyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi kalkıp yürüyor! Ama ertesi gün iç kanamadan ölüyor.
Türkiye'de de olsa gerek
Tenimize bir şey temas ettiğinde sinirler bunu beyne bildirir... Eğer bu temas keskin bıçak, kaynar su, sert tekme gibi tehlikeli bir şeyse; beyin kaçma emri verir...
İş işten geçtiyse; bu kez de oluşan ağrıyı dindirmeye ve hasarı tedavi etmeye çalışırız.
Ancak SCN9A genindeki bozukluk sinirlerin görevini yapmasını engelliyor. Hasta acı çekmediği için tehlikeyi idrak etmiyor.
İlginç olan Ashlyn'in ruhsal acıları duyması. Mesela köpeği öldüğünde ağlamış. Babası parmağını kestiğinde ona kötü bir şey olduğunu anlıyor. Ama "acıyor" fiilinin ne olduğunu bilmiyor.
Doktorlar, birçok kişinin ucube gibi algılanmamak için hastalığını gizlediğini tahmin ediyor. Yani belki bizim çevremizde de acı çekmeyenler var:
Ne de olsa yakın akraba evliliğine sıkça rastlanan bir ülkeyiz.