Bir süre önce, 2002'de ekonomi alanında Nobel kazanan ünlü psikolog Daniel Kahneman'a değinmiştim... (01 Nisan)
Bir başka yazıda da, Ocak 2011'de Türkiye'ye gelip pazarlama alanında konferans veren psikolog Dan Ariely'den bahsetmiştim. (4 Kasım)
Bu iki bilimciyi okurlarımıza anlatırken bir şey dikkatimi çekti: İkisi de İsrail Yahudi'siydi. Çalışmalarına İsrail'de başlamış, daha sonra ABD'ye geçmişlerdi.
Söz konusu olan bilimse, bu insanların dininin/etnisitesinin ne önemi var? Yok elbette. Peki, ben niye bu noktanın altını çiziyorum?
Çünkü İsrail'in nüfusu sadece 8 milyon (2012 tahmini)... Adamlar o küçük nüfustan sürüyle bilimci çıkarıyor. Ortadoğu'daki İslam âlemi ise bilimde nal topluyor.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Sedat Laçiner... "İsrail karşısındaki çaresizliğimizin sırrı" başlıklı yazısında bazı veriler yayımladı:
Örneğin İsrail'in yaptığı bilimsel yayın sayısı, 22 Arap ülkesinin yaptığının toplamından fazlaymış! (Star, 22 Kasım)
Parasız da oluyormuş
Bu meseleyi açarken, söze niye Kahneman ve Ariely gibi psikologlardan başladım biliyor musunuz?
Fizik, kimya, biyoloji gibi alanlarda büyük başarılar kazanmak için bilim ve teknolojide ileriye gitmiş, zengin bir ülkede (örneğin ABD) çalışmak gerekiyor.
Ancak psikoloji böyle bir alan değil... Kahneman'ın da, Ariely'nin de yaptığı deneylere baktığımızda, gayet ucuza mal olduklarını görüyoruz.
Yani mühim olan para ya da teknoloji değil: Yalnızca zeka ve bilimsel yaklaşım...
Mesela Daniel Kahneman... Doğru sorulardan hareketle kurguladığı psikoloji deneyleri sayesinde klasik iktisat teorisinin insan anlayışını yerle bir etti.
Dan Ariely ise yine böyle deneylerden elde ettiği önemli bilgileri pazarlamaya ve reklama uyguluyor. Ülke ülke gezip yönetim konusunda guruluk yapıyor.
Peki, bu psikologların Müslüman muadilleri nerede? Ara ki bulasın...
Merak ediyorum: Psikoloji gibi çok para ve ileri teknoloji gerektirmeyen bir alanda bile İslam aleminin dünya çapında bilimciler yetiştirememesinin nedeni nedir acaba?
Hani bilimciler kuşağı?
Başbakan Erdoğan, Mart 2011'deki Kırgızistan ziyareti sırasında Erbakan zihniyetini kastederek şöyle demişti:
"Siyonistler şöyle yaptı, Siyonistler böyle yaptı... Peki, sen ne yaptın?"
Çok önemli bir soru bu: Onlar öyle yapıyor; peki biz ne yapıyoruz?
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, "1400 yıldır İslam âleminin takvimde birlik gerçekleştirememesi büyük ayıp" demedi mi? Bu basit meselenin dahi üstesinden gelemeyen bir zihniyetten bahsediyoruz.
Takvim birliğinin sağlanmasını da mı Siyonizm ve ABD engelliyor?
"Dindar nesil yetiştireceğiz" sözüne itiraz etmiyorum. İnsanların dindar olması kötü bir şey değil.
Bence yanlış olan... Bilime, mantığa ve akla yönelik mesajların siyaset sınıfından gelmemesi.
Hem araştırma-geliştirme alanında geri olduğumuzdan yakınıyoruz... Hem de bir kere olsun, "Dünya çapında bilimciler yetiştireceğiz" demiyoruz.