Anayasa'nın bazı maddelerini değiştirecek olan 12 Eylül 2010 Referandumu'na giden süreçte, CHP, Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu mercek altına alışmıştım.
Vardığım sonuç şuydu: Kemal Beyin lafına güvenmek mümkün değildi. Elinden imzalı, mühürlü taahhütname almak gerekiyordu. Çünkü yalan söylemeyi ahlaki bir sorun olarak görmüyordu.
Hatta bir keresinde, "Öyle Sayın Başbakan gibi söz verip sözünün arkasında duran bir insan değiliz biz..." deyivermişti. Bu dil sürçmesi bilinçaltındaki gerçeği ortaya döküvermişti.
Bunca yılın politikacısı Başbakan Erdoğan bile Kemal Beyin yalanları karşısında şaşırmış, "Ben böylesini görmedim" demişti. Bu analizin CHP'lileri kızdıracağını bildiğim için onları uyarmıştım:
"Siyasi kavgada olur böyle şeyler" diyerek bugün ses çıkarmıyorsunuz. Ama ileride Kemal Bey yalan tabancasını partililere karşı çevirecek çünkü huylu huyundan vazgeçmez!
Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in istifasıyla birlikte CHP içinden yükselen eleştiriler, Kılıçdaroğlu'nun tahminimizi doğruladığını gösteriyor. Yalan silahını kendi arkadaşlarına çevirmiş durumda.