Tartışma devam ediyor: "Muhafazakâr sanat olur mu; olursa nasıl olur?" Türkiye'nin en önemli aydınlarından Murat Belge, "Hayır olmaz" diyor.
Verdiği örnek şöyle: "Diyelim ki bir şiir yazdınız ve son dizesinde, 'Gidelim serv-i revanım, yürü Sadabad'e' dediniz. Yani Nedim'in ünlü dizesini kelimesi kelimesine kullandınız. Kullandınız ama bunu 2000 bilmem kaçta, şöyle yazılmış bir şiirde, falanca etkiyi yaratmak için yaptınız. Bunlarla, Nedim'in yaptığı iş arasında hiçbir benzerlik yok, ortaklık yok. Tek bir dizeyi bırakın, Nedim'in o şiirini aynen, kendi adınızla yayınlayın, onu gene değiştirmiş olursunuz, çünkü bambaşka bir bağlamdasınız..."
Ve sözünü söyle bağlıyor Murat Belge: "Bu nedenlerle söylediğimiz her söz 'yeni'dir; daha önce söylenmemiş bir şeydir; demek ki 'muhafazakâr' değildir."
Özetle Belge, sanat eserindeki içeriğin bazı durumlarda muhafazakâr olabileceğini ama "muhafazakâr sanat" diye ayrı bir kategorinin olamayacağını söylüyor.
Tabii bir de sanatçılar meselesi var... Geçen akşam, şair gazeteci Sefa Kaplan'ı gördüm. "Bu tartışmada Ahmet Hamdi Tanpınar'ı nereye koyacağız" dedi:
"Eserleri muhafazakârlığa yatkındır ama kendisi CHP'lidir, dil meselesi dışında inkılaplara bağlıdır ve sıkı İsmet Paşacıdır..."