Geçenlerde anketlerin, seçim sonucuna bir etki yapmadığını söylemiştim. Bırakın bazı uyanık anketçiler, avanta lavanta sağlamak için ya da ideolojik art niyetle, CHP adaylarının kendilerini oy ambarında görmelerine yol açacak veriler yayınlasın...
Bunlar sandığı etkilemez.
Ancak anketlerin şöyle bir etkisi olabilir: Bazıları "Nasıl olsa bizimkiler kazanacak" diye... Bazısı da "Oy versem ne fark eder ki benim parti yine ana muhalefet olacak" diyerek sandığa gitmeyecektir.
Aslında bu iki tavır birbirinin etkisini yok ediyor. Yani biri "yendik", diğeri "yenildik" psikolojisiyle sandığa gitmeyince oranlar fazla değişmiyor.
Geçen gün gönlü CHP'de olan bir siyaset bilimi profesörü, başını, gözünü şöyle anlamlı anlamlı hareket ettirerek, "Tabii sandığa kimin gitmediği önemli" dedi bir tartışma programında...
Bunu söylerken kastettiği, CHP seçmeninin, partileri bütün anketlerde ikinci çıktığı için, 12 Haziran günü tatili, pikniği, güneşi, çimeni tercih edeceği yönündeydi.
Halbuki dediğim gibi "galip" de benzeri bir psikolojiyle davranıyor.
Nereden mi biliyorum? Çünkü bununla ilgili "bir" çalışma var. CHP İzmir Çiğli İlçe Başkanlığı, 28 Mart 2004'teki yerel seçimlerin ardından oy vermeyenleri araştırmıştı.
Sonuç: Sandığa gitmeyen seçmenin siyasi tercihi, sandığa giden seçmenden farklı değil.
Yine de ben, hangi partiden olursa olsun tüm seçmenlere, sandığa gitmelerini tavsiye ederim. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi bu Meclis yeni bir Anayasa yapacak.