Belge atışması milletin hayal gücünü çalıştırıyor. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, İsviçre'den "hesabı yoktur" belgesi getirmesini istedi ya... ATV'den Fuat Uğur da şöyle diyor:
"Ya Erdoğan da, Kılıçdaroğlu'na... 'SKK genel müdürüyken PKK'ları işe aldığın söyleniyor. Sen de Kandil'den ve hatta İmralı'dan böyle yapmadığına dair belge getir bakalım' derse, ne olacak?"
Bu da bir başka arkadaştan:
"Bir adam, bir kadına 'fahişe' dese... Kadın haklı olarak, 'yalancııı' diye yaygarayı koparsa... Adamın 'Madem öyle genelevden fahişe olmadığına dair belge getir' demesini normal mi karşılayacağız?"
***
Hukukta bir iddiayı ispatlamak, iddia sahibine düşer.
Halbuki siyasette ve ideolojik kavgalarda olay tersinden işliyor: Önce birisi suçlanıyor... Sonra da ondan suçsuzluğunu ispatlaması bekleniyor.
Peki getirilecek belgenin "hakiki" olduğuna emin miyiz?
Örneğin Adalet Partisi genel başkanlığına soyunduğu dönemde, Süleyman Demirel için "masondur" denmişti.
Demirel de locadan, "mason olmadığına dair" belge getirerek siyasi geleceğini kurtarmıştı.
Halbuki Demirel düpedüz masondu. Getirdiği belge ise hem gerçek, hem yalandı!
Yani Mason yönetimi tarafından hazırlanmış, imzalı, mühürlü bir gerçek belgeydi ama belgenin kendisi yalan söylüyordu!
***
İstihbarat tarihi bu gri alanlar üzerinden yürüyerek düşmanı faka bastırmayı amaçlayan operasyonlarla doludur.
Bunların en ünlülerinden biri, hiç kuşkusuz İngilizlerin
1943'te sahnelediği
"Mincemeat Operasyonu" idi.
(
Not: Elma, kuru üzüm, baharatla yapılan, bazen içine dana eti de konulan, turta harcına 'mincemeat' deniyor.)
II. Dünya Savaşı sürerken
İspanya'nın güney batısındaki
Huelva kentinde kıyıya vurmuş bir erkek cesedi bulunmuştu.
Üstünde İngiliz ordu üniforması vardı. Bileğine kelepçeyle bağlanmış siyah bir kurye çantası taşımaktaydı.
Üstünden çıkan kimliğe göre Deniz Binbaşı
William Martin'di.
***
Çanta İngiliz konsolos yardımcısı
Francis Haselden'in şahitliğinde açılmıştı.
İspanyollar, "Bunlar size ait, buyurun alın" demiş ancak, Haselden bu yolu kabul etmemişti.
Prosedüre uyulmalı, belgeler ve çanta resmi yollarla İngiltere'ye teslim edilmeliydi.
Birkaç gün içinde
Londra'dan
Madrid'e "Hani bizim çanta" diyen mesajlar gelmeye başlamıştı.
Alman istihbaratı kısa sürede durumu öğrenmiş, kendilerine yakın İspanyol subayları devreye sokmuştu.
Sonunda özel casusluk teknikleri kullanılarak zarfın içindekileri okumayı başarmışlardı:
Kuzey Afrika'da konuşlanan
Amerikan ve
İngiliz kuvvetleri,
Mora yarımadasına ve
Sardunya adasına çıkarma yapmaya hazırlanıyordu.
Belgenin içeriği hemen
Berlin'e bildirilmiş ve bir süre sonra bizzat
Hitler'in emriyle
Almanlar o bilgiler doğrultusunda kuvvet kaydırması yapmıştı.
Böylece asıl çıkarmanın yapılacağı
Sicilya adasının savunması zayıflamıştı.
***
Halbuki "William Martin" aslında bir berduştu. Yanlışlıkla fare zehri yiyerek ölmüştü.
Morgdan alınmış... Temizlenmiş, giydirilmiş... Sahte belgeler ve uydurma ipuçlarıyla donatılarak Huelva sahiline bırakılmıştı...
İngiliz istihbaratı bu operasyonu özenle hazırlamış, şehit olan subayların listesi yayınlandığında, William Martin de unutulmamıştı.
***
Bu anlattıklarım olayın binde biri!
"Mincemeat Operasyonu" şahane bir hikâyedir.
Üzerine kitaplar yazılmış, filmler çekilmiş, istihbarat okullarında ders olarak okutulmuştur.
"İnanmaya hazır oldukları" türden bilgiler vererek, insanları kandırma üzerine kuruludur.
Belge fetişistlerine sevgilerimle...