Geçen gün sormuştum: "Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'ye başkan olur da, lider olabilir mi?" Benzeri bir biçimde, okurumuz Zeynep Şahin Çay da, "Kılıçdaroğlu başbakan olur mu" diye sormuş perşembe günkü mesajında.
"Olmaz, olamaz" diye cevap verdikten sonra da nedenini de şöyle anlatmış:
"1) Kılıçdaroğlu, memurluk yapmış, memur zihniyetinde bir kişidir. Bu tip bir insan, önceden konulmuş kurallar çerçevesinde çok iyi yönetici olabilir ama kural koyamaz. Bulunduğu kurumu disiplin içinde yönetebilir ama kanunlarda bir boşluk olduğunda, çözüm getirmekte aciz kalır. İnisiyatif alamaz. Emir almaya yatkındır. Hesap verebilir ama hesap soramaz.
Eğer başbakanlık yapmak nasip olursa, Bülent Ecevit'in başbakanlığı gibi olur; dünyayı Türkiye'den ibaret sanarak ülke yönetmeye kalkışır.
Uluslararası strateji belirleyemez.
2) Bu tip bir insan, büyük mücadelelerden korkar. Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin genel başkanlığına soyunması da, verdiği büyük mücadeleler sonucu olmamıştır.
Sessiz, tutuk, büyük çatışmalara girmeden, büyük yıkımlar yaşamadan, tesadüfen veya elinden birisinin tutması halinde bir yerlere gelen insan tipidir bu.
Bugüne kadar Deniz Baykal'ın yanında, emir verenin çizdiği çizgiden bir adım olsun ayrılmadığından, Baykal'a rakip olamayacağı için kalmıştır. Birileri kaset olayı ile elinden tutmuştur. Onu genel başkan yapacaktır. Gene halka rağmen elinden tutulup başbakan yapılmaya çalışılacaktır. Neden o? Çünkü derin eller, emre itaat eden bu adamı istemektedir."
Not: Okurumuz haklı mı, değil mi, önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ancak bu iddialı analizinde temel bir eksik var: Okurumuz "kuklacıların" siyasi operasyon ve arkadan ittirmece kapasitesini göz ardı etmiş.
Tansu Çiller'i hiç yoktan nasıl getirdiklerini, nasıl kullandıklarını ve nasıl gönderdiklerini unutmayalım.