Balyoz darbe planlarını hazırlayan Çetin Doğan Cuntası, dönemin (2002-2003) gazetecilerini "tutuklanacaklar" ve "faydalanılacaklar" diye ikiye ayırmış ya...
Eğer demokrasiyi benimsemiş, hukukun üstünlüğüne inanmış bir medya sektörüne sahip olsaydık, şöyle bir manzarayla karşılaşırdık:
"Tutuklanacaklar" listesinde yer alan 36 gazeteci ile "Faydalanılacaklar" listesinde yer alan 137 gazeteci, hep birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunurdu.
Ama öyle olmadı.
"Tutuklanacaklar" savcılığa başvururken... Bu damgadan kurtulmak için onlardan daha evvel, daha hızlı davranması gereken "faydalanılacaklar" seyretmekle yetindi.
Hatta faydalanılacaklardan bazıları, diğerleriyle alay etti, girişimi karalamaya çalıştı.
Ben "faydalanılacaklar" listesine baktığımda, cuntacıların (kendi açılarından) büyük oranda hedefi tutturduklarını görüyorum.
"Faydalanılacaklar" listesinde yer alan, yuvarlak hesap bir 100 kişi var ki bunların 2007'den beri yaşamakta olduğumuz "darbe karşıtı" süreçte aldığı tavır, Balyozcuların ileri görüşlülüğünü ortaya koyuyor.
***
Tam bu noktada bir yanlış anlamayı gidermek gerek:
"Faydalanılacak" denildiği zaman, birçok kişi bundan, cuntacı
"emir" verecek, gazeteci de uygulayacak sanıyor.
Darbe dönemlerinde gerçekten de böyle durumlar olmuştur. Hatta emirlere uymayan yayınlar kapatılmıştır.
Ancak cuntacı ile
"kullanışlı" gazeteci arasındaki ilişkinin esası öyle değildir.
Kullanışlı gazeteci bir gönüllüdür. Amerikalıların tabiriyle
"embedded" durumundadır. Yani cuntacıyla
"hemhal" olmuştur.
Bir askerci, bir orducu olarak cuntacıyla "mütevazi" (paralel) düşünür. Cuntacı bir şey talep etmeden de,
kullanışlı gazeteci durumdan vazife çıkararak gereğini yapar.
***
Örneğin
28 Şubat (1997) darbe sürecinde, GK İkinci Başkanı Org.
Çevik Bir ve şürekâsı,
PKK'lı
Şemdin Sakık'ın ifadelerine haysiyetsizce eklemeler yaparak, bazı gazetecileri karalamış, töhmet altında bırakmıştı.
Ekleme yapılmış ifadeler eline ulaştığında
Hürriyet'in başyazarı
Oktay Ekşi,
"Alçakları Tanıyalım" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Cunta, Oktay Ekşi'ye emir mi verdi?
"Al bunu yaz" mı dedi? Yoo... Ekşi zaten Çevik Bir Cuntası ile aynı fikirdeydi.
İşte tam da bu yüzden, andıç elinde ulaştığında,
"Bu saçmalık da nereden çıktı..." demedi, hemen kaleme sarıldı.
Oktay Ekşi sonraki yıllarda andıçlanan meslektaşlarından özür diledi. Peki,
genel fikri değişti mi? Hayır!
Sadece Çevik Bir'in kendisini (de) kandırmasına kızıyor; o kadar! Yoksa her gün, Çevik Birlerin, Çetin Doğanların, Şener Eruygurların altına imza atacağı yazılar kaleme alıyor. (Ayrıntıda uyuşmayabilirler.) Cuntacılar böyle bir yazarı "faydalanılacaklar" listesine koymasınlar da ne yapsınlar?
***
Tabii Oktay Ekşi sadece bir simge:
Hürriyet,
Milliyet,
Cumhuriyet,
Vatan,
Akşam onun gibi askerci yazarlarla dolu. (Bizde de var, bizde de!)
Liste ortaya çıkınca, "Ben kendimi kullandırmam, benden faydalanamazlar" diyenler oldu ya... Boş laf!
Gördük işte: Efelenmeleri bir gün sürdü, hemen ertesinde, Balyozcuları ve Ergenekoncuları aklayıcı; darbe karşıtlarını, demokratları karalayıcı yazılar döşenmeye devam ettiler.
Bu bakımdan
Nazlı Ilıcak'a katılmıyorum. Faydalanılacaklar listesindeki Milliyet yazarı
Melih Aşık "kullanılmıyor"; o zaten
cuntacılarla aynı fikirde.
En fazla cami bombalamaya filan karşı çıkabilir; o kadar!