Yaklaşık bir yıl önce, büyük kentlere göç eden Kürtler hakkında birisi şöyle yazıyordu: " Şehre inen aşiretleri, töre cinayetleri, kapkaççı çocuk çeteleri, otopark mafyaları var.... Doğurup sokağa saldığı evlatları suç makinesine dönüşen eşkıyası var... "
Gerçek mi bu? Evet, gerçek!
Peki ama yazıda sözü edilen vatandaşlar; köylerinde otururken, birdenbire " Hadi İstanbul 'a gidip kapkaç yapalım " mı dedi?
Kürt anneler, " Çocukları sokağa salayım... Gidip trafik ışıklarında otomobil camı silsinler " diye mi düşündü?
Kürt babalar, " Bizim çocukları veririm mafyaya, kapkaç yapar, yaşar gider " mi dedi?
Elbette böyle olmadı.
Yukarıda "Evet gerçek" dedik ama o gerçek nasıl oluştu?
Bunun ipuçları Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün hazırladığı, " Türkiye'de Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması "nda yer alıyor.
Bu araştırma söz konusu Enstitü'ye, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yaptırıldı.
Çalışmadaki en önemli veriyi ele almadan önce iki noktaya değinelim:
- Son 20 yılı kapsayan bu araştırma bir yıl önce bitirilmişti. Ancak ısrarla kamuoyundan gizlendi. Avrupa Komisyonu bastırınca, İçişleri Bakanlığı, 6 Aralık 2006'da açıklamak zorunda kaldı.
- Araştırma açıklanana dek çeşitli devlet kuruluşları, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde 'yerinden olmuş' nüfusun 350 bin kişi olduğunu söylüyordu.
Şimdi gelelim acı gerçeğe:
Araştırmaya göre ' yerinden olmuş' filan değil, düpedüz ' zorla göç ettirilmiş' yani artık gayet iyi bildiğimiz o Osmanlıca terimi kullanarak söylersek, ' tehcir edilmiş' bir kitle var karşımızda.
Peki kaç kişi?
İşte şimdi sıkı durun: 950 bin ile 1 milyon 200 bin arasında bir sayı söz konusu. Yani resmi sayının üç katı!
İşte o 'gerçek' böyle oluştu.
Şimdi kendinizi o insanların yerine koyun: Birileri gelip " 10 gün içinde evini, tarlanı bırakıp gideceksin " diyor. Ama kimse gittiğiniz yerde ne yapacağınızla, nasıl para kazanacağınızla, nerede barınacağınızla ilgilenmiyor.
Haliniz nice olur?