Önce bu cümleyi okuyun: "Medya hayatımızı istediği gibi biçimlendiriyor, davranışlarımızı yönlendiriyor; hatta bize yeni bir kimlik kazandırıp bizi istediği kalıba sokuyor." Şimdi de şunu: "Bugün TV'de gösterilenin aksine daha fazla kadın çalışmakta, çok az kadın pembe dizilerdeki gibi baştan çıkarıcı kadınlara benzemekte ve kadınların arzuları, geleneksel kadın programlarının sunduklarından çok daha fazlasını oluşturmaktadır." Bu iki cümle birbiriyle çelişkili! Eğer medya, ilk cümlede iddia edildiği gibi, toplumsal yaşam üstünde 'mutlak' bir şekillendirme gücüne sahipse... O zaman ikinci alıntıdaki farklılıklar ortaya çıkmaz.
Halbuki iki cümle de aynı yazıda yer alıyor: G.Saray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Dr. Nesrin Akbulut'un, ' Televizyonda Kadın' başlıklı makalesi.
Yazıya eleştiriyle başladım ama haber güzel: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ' Kadın Çalışmaları Dergisi' (KÇD) adlı bir yayına başladı. Yılda üç kez çıkacak olan dergide siyasetten okul kitaplarına, reklamlardan cinsiyet ayrımına 'kadın meselesi' ele alınıyor.
KÇD ciddiyet ve özenle hazırlanmış, akademik bir dergi. Konuyla ilgilenenlerin yararlanacağı çok güzel yazı ve söyleşiler var dergide.
Mesela, Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nden Doç. Gülgün Erdoğan Tosun'un, ' Siyasetin Kadınlara Ardına Kadar Açık Apolitik Kapısı: Mahalle Muhtarlığı' başlıklı yazısını ben merakla okudum.
***
Belediyenin bir yayını daha var: Çalışmalarını Gırgır, Pazartesi, Öküz gibi dergilerden tanıdığımız Meral Onat'ın çizdiği ' Çanakkale: Geçemediler, Geçemeyecekler' albümü. Güzel olmuş. Umarım, 'eski' şehitlerin kanını kullanarak, 'bugün' siyaset yapanlar da okur!