Geçen günlerde Kürt meselesiyle ilgili olarak Ankara'nın 80 yıllık hatalarından söz ettim. Peki Ankara'yı eleştiriyoruz da, Kürt siyasetçiler pek mi masum? Mesela Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, şöyle diyor: "Kürt halkının, Türkiye kamuoyuna hitap edebilecek bir aydın zümresi ve iletişim kanalı yok." ( Tempo dergisi)
Doğrudur: Ankara uzun yıllar boyunca Kürt vatandaşların taleplerini dile getiren aydınlara tahammül etmedi.
Tamam da... Ankara tahammül etmedi de, PKK etti mi? Ankara hapse atarken, Apo en küçük bir aykırı sesi öldürerek susturdu.
Şu sözler de yine Baydemir'e ait: "Ben Türkiye siyasetinin en önemli meselesi olan Kürt sorununda, şiddeti kesinlikle reddeden, barışçı, demokratik çözüm arayan, buna inanan bir Kürt siyasetçisiyim."
Kulağa gayet hoş sözler de... Kendisi bile inanıyor mu bu laflara? Bir yandan böyle konuşacaksın, öte yandan dağlara göz kırpacaksın. Olmaz!
Avrupa Birliği yolunda ilerleyen, demokratik reformlar yapan bir ülkede ikisi bir arada yürümez.
Eğer Türkiye siyasetinin bir parçasıysan; silahı savunamazsın, teröre destek veremezsin. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
Haklar, özgürlükler, meşru siyaset ve demokrasi için mücadele ettiğini gösteren bir Kürt siyasetçi, sadece Kürtlerin değil, diğer toplumsal kesimlerin de desteğini alacaktır. Aksi halde sürekli şehit veren bir toplumu inandıramazsın.