Tahmin edeceğiniz gibi gazete yazarlarına çok sayıda olumlu ve olumsuz tepki gelir. Hele internetin hayatımıza girmesinden sonra bu tepkiler iyice arttı.
Kimi 'tam aklımdan geçenleri yazmışsınız' der... Kimi 'ulan' diye başlar; ne soy kalır ne sülale... Bazısı nazikçe hatamızı gösterir... Ders verenler de çıkar, ödevine yardım isteyen de...
Benim en çok güldüklerim ise "Bu yazınızı sizin gibi bir aydın kişiye hiç yakıştıramadım" diye lafa başlayanlardır.
'Aydın' kelimesini sevmem, mümkün olduğu kadar az kullanırım, kendime de hiç yakıştırmam... Bu ayrı konu. Ama belli ki bu tip mesajları gönderenlerin zihninde sınırları çizilmiş bir aydın tipi var. Biz de illa ona uyacağız! Kafa karıştırmayacağız, çizginin dışına çıkmayacağız, klişeleri titizlikle koruyacağız.
***
İyi de hangi aydından söz ediliyor? Acaba aydın (ya da entelektüel) tek tip midir?
Düşünce dergisi 'Doğu-Batı' son sayısında 'entelektüelleri' konu ediniyor: Osmanlı entelektüelleri... Yerlilerle Batılıların karşılaştırılması... Kimlik meselesi... Halide Edip Adıvar... Attila İlhan...
Dergideki ilk yazıyı Etyen Mahçupyan kaleme almış. Mahçupyan'a göre entelektüeller dört kategoriye ayrılıyor.
Bakalım nelermiş:
1) Rehber: Mahcupyan, İslami kesim için Fethullah Gülen'in bu kategoriye girdiğini belirtiyor.
2) Öncü: Mahçupyan'a göre Atatürk, birçok kişi için 'öncü' entelektüel.
3) Vicdan: Yazıda örnek verilmemiş ama günümüzde Noam Chomsky ( d. 1928 ) ya da "Fransa'nın vicdanı" denilen Sartre ( 1905-1980 ) bu sınıfa dahil olsa gerek.
4) Ayna: Yine örnek yok. Ancak toplumsal sorunlar hakkında araştırma yapan, fikir üreten bazı akademisyenleri, mesela Nilüfer Göle'yi buraya alabiliriz sanırım.
Tabii belli bir entelektüel, bu kategorilerin birden fazlasını bünyesinde barındırabilir: Mesela Chomsky hem olaylara ayna tutan bir entelektüeldir, hem de toplumun vicdanıdır.
***
Peki sizinki hangisi?
Bir entelektüelden ne bekliyorsunuz? Onun rehberlik ya da öncülük etmesini mi, vicdanın sesi olmasını mı, yoksa ayna tutmasını mı istiyorsunuz?