Bugün değinmemiz gereken çok konu var. Dolayısıyla kısa kısa ele alarak, temel noktaları belirtmeye çalışalım:
* SANATA DEV YATIRIM... Dün akşam Haliç'in ucunda Eyüp-Silahtarağa'da bir çok önemli bir etkinlik vardı. Bilgi Üniversitesi, Osmanlı'dan kalma elektrik santralını (kuruluşu 1911) muhteşem bir kültür-sanat kompleksine (çağdaş sanat müzesi, 7 bin kişilik açık hava tiyatrosu, kafe-restoran, sanatçı atölyeleri, devasa kütüphane, vs.) dönüştürüyor. Adı 'Santral İstanbul' olacak.
Merkez Ekim 2006'da faaliyete geçecek. Bilgi Üniversitesi'nin öncülüğündeki projenin iki büyük destekçisi Ciner Grubu ve Doğuş Grubu... İşbirliğini pekiştiren imzalar, merkezde düzenlenen bir 'şantiye partisi' ile atıldı.
Bu konuda söylenecek çok söz var. Ama benim hoşuma giden şeylerden biri de ne biliyor musunuz? İstanbul Müzik Festivali ... Sakıp Sabancı Müzesi ... İstanbul Modern Sanatlar Müzesi derkeeen... Ekonomiden sonra Türkiye, sanatkültür alanında da rekabeti öğreniyor.
* YARGIYA MÜDAHALE... Gerçekten de 'yargıya müdahale' Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri haline geldi. İşin kötü yanı şurada: "Yargıya müdahale etmeyin" diyenler de yargıya müdahale ediyor. Örnek mi? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın'ın yargılanmasına ilişkin tüm açıklamalar hakkında inceleme başlattı. Kapsama alanına kimler mi giriyor? Mesela YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç ve TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mustafa Koç...
İyi de bu incelemenin bugüne... Yani Başbakan'ın 'yargıya müdahale ediyorsunuz' demesinin hemen sonrasına denk düşmesi tesadüf mü? İster olumlu bulun, ister olumsuz; neticede bu da yargıya müdahaledir.
* İZMİR VE HOCAEFENDİ... 'Gâvur İzmir' tartışmaları sırasında kentteki dindarlığın yüksek seviyede olduğunu ispatlamak için, 1970'lerde Fethullah Gülen'in İzmir'deki faaliyetlerini örnek olarak aklıevveller oldu. Yanılıyorlar! Tam bir yıl önce Sabah'ta yayınlanan "Said Nursi'den Fethullah Gülen'e Nur Cemaati" başlıklı diziye göz atarlarsa... Hocaefendi'nin İzmirlileri çevresinde toplamak için uğraşırken ne çok sıkıntı çektiğini görürler. Zaten destekçileri de 'eski' İzmirliler arasından değil, kente yeni göçenler arasından çıkmıştır. Ayrıca Gülen asıl yükselişini İzmir'de değil, 1980'den sonra geldiği İstanbul'da yapmıştır. Ayrıca kente takılan 'gâvur' lakabı ondan çok daha öncelere dayanır. (Üşenmeyenler, söz konusu diziyi, www.sabah.com.tr adresindeki, 'Dosyalar' bölümünde bulabilirler.)