Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Suçlardaki artış çaresizliğin sonucu

Dünyadaki diğer metropollerle kıyaslandığında İstanbul'daki suç oranının düşük olduğunu biliyoruz. Ancak artış hızlı ve sürekli. Dolayısıyla ortada, 'korkutucu' olmasa dahi, 'tedirgin edici' bir durum var.
'Suç' deyince hemen akla 'suçlu' geliyor. Halbuki Türkiye'nin en büyük kentinde olay bireyleri çoktan aşmış, toplumsal bir sorun haline gelmiş durumda. 'Toplumsal bir sorun' diyorum, çünkü suçluyu yakalamak bir işe yaramıyor. Mevcut düzen yenilerini üretiyor.

***
Eğitim konusunda uzman meslektaşlarımızdan Sibel Kahraman'ın haberi durumun vahametini ortaya koyuyor:
İstanbul'da 19 bin öğrenci velileri tarafından yazdırılmış ancak daha sonra okula gönderilmemiş... Bu çocuklardan kız olanlar tekstil sektöründe ucuz çocuk emeği olarak çalıştırılıyor... Erkekler ise hırsızlık ve kapkaç çeteleri tarafından kullanılıyor... Tabii hepsi değil ama birçoğu bu durumda... (Akşam, 12 Aralık)
Söz konusu 'devamsızlığın' hangi bölgelerde daha çok ortaya çıktığına baktığımızda; karşımıza yoksulların yoğun biçimde yaşadığı semtler çıkıyor.
İşte ilk 5: Gaziosmanpaşa'da 1800, Esenler'de 1600, Büyükçekmece'de 1500, Sultanbeyli ve Küçükçekmece'de ise 1400 kadar öğrenci 'sürekli devamsızlık' durumunda. Yerleri yurtları belirsiz.

***
Bu verilere bakıp, 'Efendim Kürtler kente indi, böyle oldu' gibi sığ fikirler öne sürenler oluyor. İnsanın önemli özelliklerinden biri olan, 'empati' (duygudaşlık) kurma hissine sahip olmayan o vicdansızlara sormak gerek: Senin işin-aşın olmazsa, bu arada köyün de yakılmışsa ne yaparsın? Buna sosyolojik terminolojide 'zorunlu göç' deniyor!
Araştırmacı Tarhan Erdem, iç göçü engellemeye çalışmak yerine 'imarlaştırma' (organize ve yasal yerleştirme) politikası güdülmesi gerektiğini taa 1964'te söyleyenler olduğunu... Ancak devlet ve belediye yetkililerinin geleceği göremeyerek bu gerçekçi öneriye karşı çıktığını belirtiyor. (Radikal, 12 Aralık)
Bugün Türkiye'nin birçok yerinde... Mesela İstanbul'da, Diyarbakır'da, Mersin'de... Hızlı göçün yarattığı sorunlara bakıp bakıp "Ne olacak bu kentin hali" diye soruyoruz. Tabii iş işten geçtikten sonra.
Halbuki görünen köy kılavuz istemez: İç göç var ve sürecek. Bunun anlamı: Yüzde 40'tan fazlası okuma yazma dahi bilmeyen bir kitle büyük kentlere akıyor. Üstelik bunların kente uygun iş becerileri de yok.
O zaman kapkaç da yapacak bu insanar, hırsızlık da...
Çünkü çaresiz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA