Televizyondaki yerli dizilere ve tiyatroya pek meraklı olmadığım için onu geç fark ettim. Bir süre önce Uğur Yücel'in 'Hırsız-Polis' dizisinde 'tali' roldeki bir oyuncu dikkatimi çekti: 'Mavi'nin (Özlem Düvencioğlu) her daim 'kaybeden' abisi 'Ali Rıza'...
Kim bu esaslı oyuncu? Tiyatrocu Murat Daltaban. Başka ne yapar? Mesela İstiklal Caddesi'ndeki ünlü Mısır Apartmanı'nın dördüncü katında açılan 'butik' tiyatro Dot'un kurucularından.
Diğer oyuncular (Derya Alabora, Övül Avkıran, Arda Aydın, Almıla Uluer, Erdal Beşikçioğlu) alınmasın ama Dot'un iki oyununa Murat Daltaban'ı izlemek için gittim.
Bryony Lavery'nin ('Donmuş') ve Joe Penhall'un ('Aşk ve Anlayış') senaryolarına ilişkin eleştirilerim bir yana... İki piyesten de gayet memnun ayrıldım. 'Rol kesmeyen', 'kendini göstermek için debelenmeyen', 'artizlik yapmayan' oyuncuları izlemek gerçekten zevkli oluyor.
***
Başlıkta 'küfürlü oyunlar' dedim.
İşin aslı şu: Dot ekibi ve Murat Daltaban, İngiliz tiyatrosunda 1990'larda çıkış yapan 'In-Yer-Face' akımının takipçileri.
'Siyaseten doğru' yaklaşımına burun kıvıran, tarafsız olmayan, ABD spor medyasından alınan 'inyerface' deyiminin hakkını veren 'saldırgan, kışkırtıcı, küstah' bir tiyatro anlayışı bu.
Amacı seyircinin, kayıtsız kalmasına ve kendini güvende hissetmesine engel olmak; iki yüzlülüğünü, sapkınlığını, sahtekârlığını, suçunu ya da karanlık arzularını suratına vurmak. Bu tiyatro anlayışı, yüz yıl öncesine, Alfred Jarry ve Antonin Artaud gibi sıra dışı tiyatro kuramcılarına ve uygulayıcılarına dek uzanıyor.
***
Sonuçta argo ve küfür, Dot'un oyunlarında sık sık kullanılıyor. Aynı gündelik hayatta olduğu gibi!
Ve özellikle o tip alengirli sahnelerde Murat Daltaban şahane oynuyor.
'Aşk ve Anlayış'ta, Almıla Uluer (fiziği, kimyası, endamı, tuşesi ile bu isme mim koyun) ile Erdal Beşikçioğlu'nun sevişme sahnesi de gayet iyi.