Vıcık vıcık bir ideolojik tartışma başladı. Mesele şu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Uluslararası Mimarlık Kongresi için kente gelen konuklara bir rehber dağıtmış. Rehberde, "Cumhuriyet'in ilanı kentin tarihi statüsünü ve prestijini zayıflattı" deniyormuş. Vay efendim, böyle bir şey nasıl söylenirmiş!
Tam da böyle olmadı mı? Kurtuluş Savaşı'ndan önce İstanbul hem siyasi, hem ekonomik, hem de kültürel merkezdi. Ankara başkent olunca İstanbul siyasi ağırlığını yitirdi.
Bürokrasiye biat etmeyen girişimcilerin sindirildiği güdümlü ekonomi döneminde kentin iktisadi canlılığı durakladı.
Bitmedi: Ankara'nın devletçi zihniyeti, İstanbul'un biraz kozmopolit, biraz kaotik, biraz 'mistik' kültürünü arka plana itti.
Bütün bunları zaten aramızda konuşmuyor muyuz? 'İstanbul mu, Ankara mı' diye az mı tartıştık? Bu konuda kitaplar yazılmadı mı, dergiler özel sayılar çıkarmadı mı?
Bir soru daha: Bir kaşık suda fırtına koparmaya çalışanlardan bıkmadınız mı?