Nuriye Akman: Sizin bir olayınız daha var! Yaşar Nuri Öztürk'ün dekan olarak atanmasını da siz sağladınız.
Oktay Ekşi: Yaşar Nuri geldi bana. Profesör mü olamamıştı, yoksa dekan mı hatırlamıyorum. Dedim ki 'Hoca sen üzülme.' İstanbul'da ilahiyat fakültesi kağıt üzerinde varmış da fiilen yokmuş. İlahiyat fakülteleri de bence ihtiyacın on misli sayıda. Yenisi açılacak ne olacak? Fonksiyonsuz olarak, kağıt üzerinde kalmış ilahiyat fakültesi, benim anlayışıma daha uygun diye düşünerek, dedim ki bana düşeni memnuniyetle yaparım. İlahiyat fakültesini en kolay teslim edeceğimiz, laik sistemle kavga edecek eldir. Böyle olmayan birini bulmuşum, onu desteklemeyip de kimi destekleyeceğim? Cemi Demiroğlu'na telefon açtım, dedim ki 'Dekan olması için birisini arıyorsanız Yaşar Nuri Öztürk çok uygun bir isim.' O da 'Memnuniyetle, gelsin bana' dedi. Gitti Yaşar Nuri. Olay tamamlandı. İyi de yapmışız. Yaşar Nuri benim anlayışıma uygun bir dekanlık yaptı orada.
(Zaman gazetesi, 14 Mart 2005)