Geçen gün bir okulun velileri toplanıp 'Sihirli Annem' adlı TV programını RTÜK'e şikayet etmeye karar vermiş. Niye? Efendim çocuklarına zararlıymış!
Tabii bu kafayla Keloğlan'ı ya da 1001 Gece Masalları'nı da yasaklamak, hatta illüzyonistleri meslekten men etmek, Zati Sungur'u tarihten silmek gerekir.
Peki biz ne diyoruz: Çocuk asıl eğitimini önce ailede, yakın çevresinde sonra okulda alır. Temel duygular ve fikirler buralarda şekillenir.
Siz TV'de sihirli mihirli dizi yaparsanız çocuk bir süre buna ilgi duyar, sonra sıkılır, hayatın gerçeklerine döner. Halbuki ona "aykırı fikirlere asla tahammül göstermemelisin" gibi bir anlayışı evde ya da okulda aşılarsanız; işte asıl etkiyi o zaman yapmış olursunuz.
***
Örnek mi? İstanbul'daki Erenköy İlköğretim Okulu'nda öğrencilerden evlerindeki Orhan Pamuk kitaplarını getirmeleri istenmiş. Niye? Çünkü "Türkiye'de 30 bin Kürt, bir milyon Ermeni öldürülmüştür" dediği için yazarı protesto etme kararı almışlar. Kitapları toplayıp Pamuk'a iade edeceklermiş.
Niye zahmet ediyorlar; anlamıyorum... Bir vakitler Naziler'in yaptığı gibi kitapları okul bahçesinde yaksınlar. Şu karda kışta hem daha sıcak, şenlikli, coşkulu; hem de görsel açıdan daha zengin bir protesto biçimi olur. Ayrıca kameralar filan da alevleri ve ateşli nutukları çeker. "Türk'ün haklı sesi" medya vasıtasıyla dünyaya duyurulur.
Unutmadan, bir önerim daha var: Evden getirdikleri Orhan Pamuk kitaplarına karşılık öğrencilere Hitler'in 'Kavgam'ını hediye etsinler.
Çocukların gerçek eğitimi işte böyle yapılır. Vatanına, milletine bağlı kuşaklar işte böyle yetiştirilir.
***
Tartışmalar henüz sürüyormuş... Siyasi ve tarihi açıdan bu önemli meselede henüz bir mutabakata varılmamış...
Yerli ve yabancı çok sayıda tarihçi, sosyolog, araştırmacı, aydın 1915'teki Ermeni olaylarını konuşmak üzere önümüzdeki günlerde Ankara'da toplanacakmış...
Durum böyle ama ne gam! Bizimkiler hakikatin ne olduğunu biliyor.
"Bir milyon da nereden çıktı; ölenler sadece 300 bin kişi..." diyen yazılar okumadık mı bu basında? Aklı başında sandıklarımız böyle derse; nem kapmaya, 'kışkırmaya' hazır ruhlar neler yapmaz!
