24 Aralık gecesi Moğollar'ın son albüm tanıtımı konseri için yediden yetmişe bir kalabalık Balans'ın tüm katlarını doldurmuştu. 1968 kuşağı anneler ve babalar, onların çocukları, 1961 kuşağı eski İşçi Partililer ve onların Amerika'da yaşayan torunları mesela Ada... Pittsburgh'da yeni koleje başladı. Moğollar'la John Cash albümleri i-pod listesindeki kendi tabiriyle en 'ancient' ama her daim klasik albümleri oluşturuyor. O da anneannesiyle konserdeydi. Konserin kulisi hareketliydi. Engin Abi (Engin Yörükoğlu), eski bir İrlandalı sevgilisinin elleriyle ördüğü aran kazağı, kırmızı fularıyla ve elinden eksik etmediği sigarasıyla viskisini yudumluyor, hastalığına rağmen konserin ikinci bölümünde sahneye çıkmaya hazırlanıyordu. Engin Yörükoğlu, sahneye çıktı, tek eliyle de olsa çaldı ve tüm mekan Engin sesleriyle yıkıldı. Alkışlarla çıktığı sahneden alkışlanarak uğurlandı.
Cahit Berkay, sahneye çıkmaya 7 dakika kala kaybolan uğurlu gri tişörtünü bulamıyor, Kemal Atatürk imzalı kol saatini sürekli kontrol ediyor. Tişörtü bulmak İnci (Yörükoğlu) teyzeye düşüyordu. Grubun yeni solisti Cem Karaca'nın oğlu Emrah, gürbüz güleryüzlülüğüyle etrafa neşe saçıyor en çok Aslı'ya (Yörükoğlu) sataşıyor, Taner Öngür kırmızı blazerinin üzerindeki çevre yanlısı rozetleriyle dünyanın en aktvist gitaristi olmanın profilini veriyordu. Moğollar'a daha çocuk yaşta katılan ve şimdi kompozisyonlarıyla grubun beyni haline gelen Serhat Ersöz olgunluğu elden bırakmıyordu. Feridün Düzağaç, Mert Önal, Gripin grubu elemanları, tüm müzik dünyası o gece konser öncesi ve sonrası kuliste Engin Abi'nin yanında, Moğollar'ın kalbindeydi. Moğollar'ın, feminist ve çevreci mesajlarla dolu yeni albümü Umut Yolunu Bulur'un tanıtım konseri, o gece adeta bir ayin işlevini gördü. Öte yandan elbette beni tüm bu müzisyenler ve izleyicilerin arasındaki kuşaklararası dayanışma, sevgi ve şefkat düşündürdü. Herkesin kendinden öncekini inkar ettiği çağdaş sanat dünyamız adına da acayip kederlendirdi.