Geçtiğimiz günlerde Akşam gazetesinde Tuğçe Tatari imzasıyla çıkan bir yazı, tüylerimi diken diken etmekte gecikmedi... Yazı, 'ünlü ressamın sanatı tartışılıyor' başlığını taşıyordu.
Tatari, Ceylan'ın önce hayranı olduğunu, sonra da sanatçının aslında ressam değil fotoğrafçı olduğunu ileriye sürüyor, güya ressam Taner Ceylan'ın hakkında asılsız iddialar varmış gibi asıl kendisi asılsız iddialar ortaya atıyor.
Mesela Tatari, Ceylan'ın başarısını, yeteneğine, büyük sabrına, yıllardır verdiği mücadeleye değil, çalıştığı galerisi Galerist'e bağlıyor. Böylece sanatçıya büyük haksızlık ediyor...
Galerist, elbette Ceylan'ın uluslararası açılımına hız kazandırdı. Ama galerinin lobi çalışmasıyla Ceylan bir yere gelmedi... Geldiği yerde daha görünür oldu.
Sanatının değil, çevresinin başarısıyla bir yerlere gelebilmiş sanatçılardan Galerist'te bol bol var; ama Ceylan onlardan biri değil... Yazıda ayrıca Ceylan hakkında "iddialar" olduğu duyuruluyor. Ceylan'ın sanatı tartışılıyormuş? Sanat çevresinden başka bir çevresi olmayan ben ve çevremdekiler bu tartışmaları hiç mi hiç duymadık.
Aksine Ceylan'ın sanatı büyük bir hayranlıkla takip ediliyor ve hiç de o anlamda tartışılmıyor. Tatari yine de iddialı. Aslı olmayan haberine devam ediyor. Ve aslında Ceylan'ın ressam değil, iyi bir fotoğraf sanatçısı olduğunu yazıyor. Bununla da kalmıyor, sanatçının resimlerinin aslında çektiği fotoğraflarının tuvaldeki dijital baskıları olduğunu da belirtiyor. Bu feci iddialar, sanat çevresindeki insanların uyduramayacağı kadar cahilce iddialar... Çünkü herkes Ceylan'ın bir nakkaş gibi sabırla boyadığı resimlerinin baskı olmadığını bilir ve bunu resme yakından bakarak rahatlıkla anlar.
Ceylan'ın sanatsal derdinin eliyle, fotoğraf kadar kusursuz bir görsellik yaratmak olduğunu, bu uğurda Nur Koçak'ın, Hikmet Onat'ın takipçisi olduğunu da bilir herkes...
Aslolan sanatçının niyetidir
Kaldı ki resim sonuçta video, fotoğraf gibi araçlardan biridir. Önemli olan Duchamp'ın da dediği gibi niyettir, sanatçının niyeti... Niyetiniz bir resim yapmak olabilir.
Bu resmi kendi ellerinizle de yapabilirsiz, başkasına da yaptırabilirsiniz, dijital baskı olarak da tuvale aktarabilirsiniz... Hepsi sanatçının niyetiyle ilişkilidir...
Ceylan'ınki kendi sanatının zanaatını üstlenen bir niyettir... Bunun tam tersini tercih eden sanatçılar da vardır... Zanaatı başkasına devrederek sanat yapanlar, Halil Altındere'nin Hüseyin Alptekin yağlıboya portresinde olduğu gibi... Ya da Mustafa Hulusi'nin Kıbrıs resimlerindeki gibi... Bu tercihleri onları ne sahtekar ne gerçek sanatçı kılar... Ne de sanatları haklarında şaibe yaratır. Ne yazık ki Tatari bunları bilmiyor...
Bilmemek ayıp değil! Ayıp olan cahilce bir yazı kaleme alarak gerçekten büyük mücadeleler, özverilerde bulunmuş kariyerinin en güzel günlerindeki bir sanatçıyı lekelemeye cüret etmek.
Ne var ki genç köşe yazarı, bu gidişle ancak kendi kariyerini lekeler...
Bence çağdaş sanat nedir biraz öğrenip öyle yazı yazmayı denesin. Hakkında iddialar olmayan bir sanatçının hakkında iddialar varmış gibi haberler yazmasın...
Tecrübelerle sabittir: Sanatçıların kırılgan ruhlarını kırmaktan kimseye fayda gelmez...
Bilakis, onları kıranların ruhu büzüşür.