Beşiktaş'ın saha ve seyirci avantajı ile derbiye yüksek tempolu ve hırslı bir başlangıç yapacağı beklenen bir durumdu; öyle de oldu. Ama beklenmeyen Fenerbahçe'nin bu başlangıca ileri uçtan defans bloğuna kadar hiçbir reaksiyon gösteremeyişi idi. Ersun Yanal'ın takım tertibi bana göre hatalıydı. Geldiği günden beri fizik yetersizlikten ötürü hiçbir katkı sağlamayan Moses'a ilk 11'de yer verdi. Orta saha tercihi de yanlıştı. Arkadaşlarını ve ligi tanımayan, derbi atmosferini bilmeyen ve geldiğinden beri de sadece bir maçta 60 dakika oynayan Zajc... Bu bozuk düzende Fenerbahçe erkenden iki farklı skor dezavantajına düştü. Her iki golde de Gökhan Gönül'ün olması Moses tercihinin ne kadar yanlış olduğunun bir göstergesiydi.
Beşiktaş'ın temposu devrenin son 10 dakikasında düştü, kötü oynayan Fenerbahçe risk aldı. Bu tabloda Lens iki kontratak şansını değerlendiremedi ama önemli bir geniş alan sprinteri olan Burak Yılmaz ele geçirdiği fırsatı kaçırmadı ve devre farklı bir skorla bitti.
Benim her zaman teknik adamlar açısından üstünde durduğum bir konu vardır. Bazen mağlup takımda gidişata göre oyuncu değiştirilmez bazen de galip takımda bunu yapmak gerekir. Farklı skor yüzünden Şenol Güneş oyunu iyi okuyamadı. İlk yarıda aşırı fizik güç harcayan takım oyundan düşecekti. Ayrıca Kagawa'nın iki devrelik kondisyonu yoktu. Lens de zaten ilk yarıda fişi çekmişti. İkinci yarıya Quaresma- Lens değişikliği ile başlamak, ardından da 60-65'lerde Kagawa'nın yerine Medel veya Necip'i almak çok şeyi halledebilirdi.
İki değişiklikle ikinci yarıya çıkıp farklı yenilgiyi kabul etmek istemeyen Fenerbahçe'nin sahaya yansıttığı hırs birbirinden güzel üst üste üç gol getirdi. Zaten ikinci golden sonra bütün moral üstünlüğü de Fenerbahçe'ye geçmişti.
Sonunda bu tarihi derbi seyir zevki yüksek bir heyecana sahne oldu. Dün gecenin kaybedeni şampiyonluk şansı biten Beşiktaş oldu. Beşiktaş'ta Gökhan, Burak, Fenerbahçe'de de Dirar takımlarının en iyi oyuncularıydı.