BU sezon VAR uygulamasının başlayacağını duyduğum ilk andan itibaren çok sevinmiştim. Çünkü beni ligimizde en fazla rahatsız eden durum; baskılar yüzünden zihinsel sıkıntılara düşen hakemlerin büyük takımları kollayan yönetimleriydi. Fakat VAR'ın doğru uygulanmasından; büyüklerin yöneticileri ile medyasının rahatsız olması yüzünden bu sistem de çöktü. Senelerdir kronik hale gelen eyyamcılık ne yazık ki VAR'a da sçıradı. VAR protokolü bile hiçe sayılmaya başlandı. En çok Avrupa liglerini takip eden bir yazar olduğumdan dolayı defalarca vurguladım, Avrupa'da gri pozisyonlarda hakemin verdiği kararlara müdahale edilmiyor. Bizdeki sadece son haftadaki hataları yazayım... Malatya-Beşiktaş maçında gri pozisyona VAR müdahale edince Cüneyt Çakır gibi bir hakem dahi etk-i lendi. Ve Adem, haksız bir kırmızı kart gördü. Aynı akıbete F.Bahçe-Konya maçında Jahovic de uğradı. Buna karşılık büyükleri himaye etmek için mutlak inceleme gereken pozisyonlara ise VAR sessiz kaldı. Size iki örnek: Skrtel ve Diagne'nin daha ilk 15 dakikada kırmızı kart görmesi gerekiyordu. Bu kritik pozisyonlarda VAR'dan ses çıkmadı.
TEK ARTISI OFSAYTA BAKILMASI
Son olarak Antalya-Başakşehir maçında Serdar Taşçı, ceza sahasında topa yükselmeye çalışan Doukara'yı tutup yere düşürdü. Antalyasporlu oyuncuların penaltı itirazlarına hakem Mete Kalkavan aldırmadı. Pozisyon için VAR hakemleri de devreye girmedi. 61'de ise Robinho, Nazım Sangare'nin arkadan baldırına bastı. Ev sahibi ekip kırmızı kart beklerken, hakem faul bile vermedi. Bu olumsuz örnekleri her hafta briçok maçta görebiliyoruz. VAR'ın şu anda bizdeki yanlış uygulamalarına karşın tek artısı var. O da atılan bir golde ofsayt vamr ı yok mu incelemesi... Çünkü burada çizgi teknolojisi devreye giriyor. Ama benim bu işten o kadar ümidim kesildi ki pek yakında çok kritik bir maçta bu çizgi teknolojisi artısı da hüsrana uğrayabilir... Şampiyonlar Ligi'nde Cüneyt Çakır'ın yöneteceği maçlarda VAR'ın yabancı hakemler tarafından uygulanması kararı da bizdeki VAR yanlışlıkların bir sonucudur... Deve kuşu gibi kafamızı kuma gömmeyelim. Gerçeklerle yüzleşelim.
***
F.BAHÇE İÇİN ŞAKASI OLMAYAN 3 MAÇ
KONYASPOR maçının genel saha içi görüntüsü ve düşme hattının çok kritik bir hale gelmesi, F.Bahçe'nin ciddi bir tehdit altında olduğunu gösteriyor. Bana göre; eldeki imkanlarla Ersun Yanal en doğru takım tertibini sahaya sürmüştü. 40 bin taraftarının müthiş bir desteği vardı.F ırat Aydınus ve VAR hakeminin müşterek affedilmez hatalarıyla F.Bahçe'nin çok erken 10 kişi kalması gerekirken, kısa süre sonra haksız yere Konyaspor 10 kişi kalınca her şey artık ev sahibinin yanındaydı. Şimdi gelelim endişemin nedenine...
Rakip 1 kişi eksikken amatörce gol yeniliyor. Ama devre biterken atılan güzel beraberlik golü, hem moral hem sayısal fazlalıkla bütün saha içi dengeleri, F.Bahçe lehine çeviriyor.
İkinci yarıda takım hırslı, yoğun bir baskı var. Tribün desteğ iüst düzeyde. Eğer bu şartlarda da 45 dakika boyunca galibiyet golünü atamıyorsan gerçekten sorun çok ciddi.
Orta saha-forvet bağlantısı sağlanamıyor. Orta saha çeşitlemeleri ile merkezden pozisyon arayışları çok yetersiz.
Fenerbahçe'nin büyük baskıda 1 gol dahi bulamamasının sorumlusu medyada bulundu. Cevap: Slimani...
YANAL'I ÇOK RAHAT GÖRDÜM
Önemli santrfor özelliklerini iyi bildiğimden kendisini arayan adam durumuna düşen Slimani'yi en çok eleştirenlerden birisiyim. Konya maçında da kötüydü.
Ama madalyonun öbür yüzünü kimse göremiyor. İki kanattan da sayısız bindirmeler ve sayısız ortalar yapıldı. Rekor sayıda kornerler kullanıldı. O ortalara Mehmet Topal ve Jailson da geliyor, hatta sonradan oyuna giren ikinci santrfor görevine soyunan Ayew'i de ekleyelim. Peki bunlardan niye bir gol gelmiyor? Uzağa gitmeyelim Kasımpaşa-Galatasaray maçında Diagne sahada adeta yoktu. Buna rağmen G.Saray skor dezavantajından sonra 11'e 11 oyunda 4 gol attı.
İşte onun için olayları iyi teşhis etmek lazım. Bir diğer dikkatimi çeken konu da Ersun Yanal'ın basın toplantısıydı.
Onu çok rahat gördüm. F.Bahçe'nin bundan sonraki ilk 3 maçı önce dışarıda Beşiktaş, ardından içeride formda Rize, sonra da deplasmanda Başakşehir. Eğer bu maçlar da hüsranla sonuçlanırsa, F.Bahçe'yi gerçekten ciddi bir tehlike bekliyor. Bunun şakası yok.